EVİME HOŞ GELDİNİZ

SİZİNLE GERÇEK HAYATIMI PAYLAŞMAK İÇİN SEÇTİĞİM BU SANAL EVİME HOŞ GELDİNİZ...
YAŞADIKLARIM, YAŞAMAK İSTEDİKLERİM, DÜŞÜNDÜKLERİM GÖRDÜKLERİM DİNLEDİKLERİM GEZDİKLERİM NE VARSA KENDİM İÇİN YAZIP SİZLERLE PAYLAŞIYORUM.

Powered By Blogger

30 Ocak 2008

GİTMEDİM

24 Ocak 2008

BURAYA TAŞINDIK TAŞINALI AVAKADO ARIYORDUM...


PAZAR GÜNÜ BULDUM TAM ALACAĞIM


AMAN ALLAHIM BU SEFERDE AVAKADOYU NEDEN ARADIĞIMI UNUTMUŞUM KENDİMİ ARAMA VE BULAMAMAYA O KADAR ALIŞTIRMIŞIM Kİ, BEN ONUNLA NE YEMEK YAPACAKTIM. NEYİ AVAKADOLU SEVERDİM UNUTTUM.


KOMİK GELDİ MANAVIN ÖNÜNDE GÜLMEYE BAŞLADIM . MANAV BANA BAKTI ANLAMSIZ ANLAMSIZ, HİÇ BİR ŞEY DEMEDİM YÜRÜDÜM GİTTİM...


AMA HALA BEN NE VEYA NEYİ YAPMAK İÇİN AVAKADO ARIYORDUM BULAMADIM. ALSA İDİM KESİN PİLAV YAPARDIM AMA HATIRLAMAYINCA SANIRIM KENDİME KIZDIM VE ALMADIM:))))



HANİ BEN KABAKLARIMI ALMIŞ DA TATLI YAPMIŞTIM YA, ONUN BU SEFERKİNDE ŞURUBU KALDI, HANİ BAHARATLI ŞEKERLİ VE SUYU KABAK SUYU OLANINDAN İNANMAYACAKSINIZ ATMAYA KIYAMADIM NASILDA MİS GİBİ, KATKISIZ İÇİNDE BOZULABİLECEK BİR ŞEYLER YOK DİYEREK. DOLDURDUM. DOLABA KALDIRDIM. ÖNCEKİ AKŞAM TAM YEMEĞE OTURACAZ KOCACIŞ NASILSA EV DE O GECE:))) OYALANIYOR BİR TÜRLÜ SOFRAYA OTURAMIYOR, EE BEN DE BEKLEMEKDEN SIKILMIŞ BIKMIŞIM HER GECE OYALANACAK BİR ŞEYLER BULUYOR. ZAMANLAMASI ÇOK KÖTÜ. BENDE KALKTIM O ŞURUPLA İLMİK HELVASI YAPTIM... NORMALDE ŞEKERLE YAPARIM ASLINDA O NEDENLE BUNUN AYARINI TUTTURMAK ÇOK ZOR OLDU. TAMDA ÇEKMEDEN KAPATTIM. ŞİMDİ İLGİNÇ AMA LEZZETİ HARİKA BİR TATLIMIZ VAR EVİMİZDE. KALDIYMI Kİ:))))))))))))))))))

HEPİNİZE BÖYLE ARADIKLARINIZI DULDUĞUNUZ ( AMA ARAMA NEDENİNİZİ UNUTMADA:)))))))))) LEZZETLİ TATLI ŞEYLER YAŞADIĞINIZ,YAŞATTIĞINIZ HATİKA BİR HAFTA SONU DİLİYORUM... GÖNÜLLERİMİZCE OLSUN.....
kim ne derse desin



huylu huyundan vazgeçmiyor, vazgeçemiyor...



bende değişmeye, değiştirmeye de uğraşsam olmuyor olamıyor...




öncelikle şu uyum takıntım keisnlikle biliçsiz oluyor... ben fark ettim bunu hiççç düşünmüyorum. ya psikolojim gereği o gün bir takım renklere takıyorum. yada aldığım eğitim gereği, renkleri istemsiz biri birine uyumlu seçmeye devam eidyorum. ama zerre kadar buna dikkat ettiğim yok dikkat edecek halim de yok zaten...





önceki akşam evde yanlızdım bir kez daha tv karşısına pijamalarımla geçtim. onları resimdeki gibi siyah ve leoparlısından seçmişim. tv karşısında kaykılmak için için yanıma yastık aldım hani kayif yapıyorum ya... onunda renkleri siyah üzerine deoparın renklerinden ama geo metrik... sonra döndüm yatağa yatmaya orası krem rengi ama nevresimde krem rengi üzerine bu renklerde piti kareli kenarları var... ben bunları ancak görünce fark ettim o saate kadar hiççç farkında değilmişim yapmışım ama düşünmeden yapmışım:)))))))




sonra pazar günü kocacış yokken baldız hanımın genel isteği ile kullanmaya başlamış olduğum yatak örtüsünün gözüme ne kadar ilginç geldiğini.




o örtüyü ben kendim yapmıştım yıllar önce.




evet kendim tasarladım kendim yaptım. ama aradan geçen zaman ve evimin tarzı sonucunu evlendiğimden beri kullanmadım. bir kere çok cicili bicili geldi benim evimin tarzına. sonra yaşam şeklim gereği neredeyse hiççç yatak örtüsü kullanamadım. ben kocacış yatakdayken evden çıktığımdan ve heryeri her şeyi havalandırma hastalşığımız olduğundan yatak yarı açık bırakılacak şekilde toplanıyor kocacış tarafındna ve oda çıkıyor geldiğimdede örtü örtmek çok komik geliyor bana... ama nedense tüm yatak fotoğraflarımı aslı'ya ithaf etmeme karşılık. bu yatak örtüsünü belki önceki pamuk dolgulu basma olanı gösteremeden kaldırdığım için, o tekrar piyasaya çıkana kadar lale ablaya için gösteriyorum:))))





hafta sonunu parçacıda geçirdim ya, oradan aldığım tafta üzerine kadife yollu parça için annem koltuk da kullan deyince baldız hanım ve gelin hanım denedim.. sonra çok güldüm... evimin havasına çokkk uydu diyerek:))))) resmen bir kich oldu ev.. belki kumaş çok güzel ve şık ama evin tarzı hiiiç öyle değil ki ben aslında minimalist bir evde tek bir antika parçadan falanda hoşlanırım. bu nedenle evimde ki o aşırı sade mobilyaların baş köşesinde kayınvalidemin babaannesinin evlenirken gelinliğinde kullandığı gümüş kemeri durur... ama bu seferki örtü resmen fazla ve komik olmakla birlikde 2 yılı aşkın süredir beyaz koltukların tepesinde oturmakdan yılmış bir kadın olarak koyu renk örtü şimdilik işime geldiği için ortada duruyor. ama korkmayın komik de olsa ben sizi o komediden mahrum bırakırmıyım sandınız



hayır :)))))



işte komik kısım karşınız da....



23 Ocak 2008

aslında buraya düşünemediklerimi bile yazabilmek için yazmaya başlamıştım sanki.
ama olmuyor insnaın kendine bile söylemedikleri oluyormuş aslında...
yani gizlim saklım yok sizden ama insan bir an geliyor yüksek sesle bile söylemek istemiyor. hatta düşünmek bile istemiyor...
bir önceki yazıma gelen yorumlar çok ilgincime gitti.
ben yazımda hiç bahsetmeidğim halde aslı ve lale abla kayınvalidemden bahsetmiş...
aslı ruh eşiyiz diye yazarken ben şaştım kaldım. ay dedim ruh eşiyizde birde siz benim içimimi okudunuz... dün akşamdan beri kayınvalidem ve görümceni paralamak istiyorum...
ancak bu konuları düşünmemeye çalışıyorum, konuşmamaya yazmamaya çalışıyorum ki, kendi kendimi dahada doldurup dahada sinirlenip geri dönülmez çıngınlıklar yapmayayaım diyerek. ve öylesine nefret ediyorum ki onlardan; o kadar nefret etmekten, düşündüklerimden kendi kendime rahatsız oluyorum. bu kadar ileriye gidebilmemek kendime yakışmıyormuş gibi geliyor...
durmadan bir planlar içerisinde görümcem. şimdide gözünü kayınvalidem ölmeden mirasını bölmeye takmış ki bu konuda önüne paravan olarak abisini almış. o bir oyunlarda kocacış orada kalarak karşı oyunlarda, kayınvalidem hesap kitap peşinde ama şimdi yapılana akşam içerledim mi sinirlendim mi, utandım mı, üzüldüm mü bilmiyorum. kayınvalideme mirasından alıp oğlunun şimdiki çocuklarına yapmaya karar vermiş ve yapmış....
beni, benden olacak çocukları nereye koyduysa...
ben beni zaten onlardan ayırdım çoktan hatta hiç karışmadım ki ayrılayım. hep ayrıydım.
amma doğmamaış çocuğun hakkından almayı düşünebilmek planlamak buna kılıflar hazırlamak
biri bunlara benim yerime isim bulsun ki bende aklıma gelenlerden dolayı kendimi kınamayayımi utanmamayım. yada utanayım....

ben bunları yaşarkern sadece ruh eşi olduğumuzu düşünen aslı aklında beynimi okuduğunuda göstermiş oldu... (o aslında başka şeyden bahsediyordu ama sanırım onun yanıtı yarına kaldı)
ve kayınvalidemden nefret etme hakkım olduğunu, bundan dolayı kötü olmakla kendimi boşuan suçladığımı bana en çok düşündüren kiş alale abla aynı gün aynı konuda yorumlar bırakmışlar bana
sizleri ve hepiniz çok seviyorum
çok teşekkürler...

21 Ocak 2008

bu yazı ortasından pazartesi ve salı geçen yazı oldu



aslında birazcık sizi dinledim birazcık istediğimi yaptım

ama çokça ne denk geldiyse kabul ettim. isteğimi yapmaya direnme gerginliğini yaşamamaya çalıştım...

cuma akşamı eve gittim veee iş yapma isteğim bitmiş gibi geldi oturdum dizi seyrettim bir bölüm bones un üzerine kalk kızım dedim şimdi yayılacaksın yarın gün ışığında evi bir göreceksin dışarı falan çıkamayıp yumulacaksın işe bari bu geceden bitir rahatlayalım biraz dediğim gibi çekmece dolap düzelttim. sonra düzelttiğim odaları temizledim... ben kapı girişine gelmiştim ve birazcık banyo detayı kalmıştıki baldız hanım geldi bir sürü haberle havalara uçarak... aslında benim baldız hanım yerel şöhretler arasında demiştim ya, şimdi ise şimdi ulusal kanallarla ilgili planlarında harika gelişmeler olmuş onun haberini vermeye gelmiş. ben o yorgunlukla şöyle bir dinledim. sonra o tel görüşmeleri için eve çıktı ben işi toparlayıp bir duş aldım bir iki lokma yedim bir kez daha indi birer kahve içtik detayları dinledim ve bu sefer anladım.

cumartesi sabah güneşliydi kalkıp kahvaltımı yaptım son kalan bir iki işi hellettim yani çamaşırı serdim balkonu yıkadım gibi ki bu sırada kardeşimin eşi aradı... hadi bana uğra birlikde gezelim diye. olur dedim ama benim önce biraz işim var sana sonra uğrarım dedim ve evden çıktım.

annemle sokakada duluşup parçacıya gittik. sizlerin oralarda varmı bilmiyorum ama hani böyle bozuk dökük gibi duran yığınla çeşit çeşit kumaşların kilo ile satıldığı bir yer. eskiden annemler gider tezmilik bezi gibi şeyler için alışveril yaparlardı. ama ben yastık için kumaş bakmaya girdim ki ne göreyim. koca koca özürsüz parçalar hemde tafta parçalar:) oradan bolca parça aldım.. doğru kardeşimin evine bir kahve içip kendimizi yollara attık. çarşı dolandık. sonra acıktık. lavaş içi kaşarlı yedim. ben bunu ilk kez yedim. birde onun bildiği acayip ucuz bir yerde yedik ben fiyatları görünce şok, şok, şok durumlarındaydım. kardeşime uğradık 100m ötede evleri olan kardeşim bu gece bizde kalırız derken ablasına gelmeye kararlı olduğu anlaşılın eşi, beni kendi evime davet etmiş oldu ancak önce anneme uğradık. tok karınla bir kahve içtik ki bu arada kardeşimde işten çıktı yola koyuldu hep birlikde ablalarının apartmanına:)))))))))) (sanki apartman bizim)

ancak malum tok açın halinden anlamaz ya, kardeşim aç ama biz tok olarak laylaylom modlarındayız. yol boyunca bizi bir fırçaladı, biz evden içeri girer girmez ışınlanmış gibi mutfağa bende koca yokki, yemek de yok. yemek için eve dönmeyi planlamadığımdan olanı da dün gece yediğimden sabahtan yemek yapmadan çıktım. bir parça taze fasulyeden gayrısı boş bir dolap:)))))))))

hemencecik sosis tava, pilav, hazırlandı yanına taze fasulye salata yoğurt falan derken sofra kuruldu, baldız hanım geldi. yemekler yendi. benim kocacış giderken laptopuda almış ADSL var ama takılacak bilgisayar yok. baldız hanıma çıktı onlar iki kız kardeş internetteki işlerini hal etmeye... kardeşim koltukda uyuyakaldı zaten benim koltuk biri yatarken yatak haline geldiğinden üzerini örttük. ben pijama faslına geçip tv karşısında film keyfi yapayım dedim. ancak kocacışın yokluğu boyunca tv bana kaldı dedikçe seyredecek hiç bir şey yoktu:)))
gece yarısından sonra kardeşimin eşi, bir süre sonra baldız hanım yeni haberlerle geldi. sizler artık pek yakında baldız hanımı görebileceksiniz. artis oluyor. dizilerde oynayacakmış. bir ajansa ve bir yapım şirketine kabul edilmiş. onun haberleri ile sabahladık.

sabah, elektrik kesintisi, karmaşası ile uyandım.
bunu tek başına anlatsam daha iyi sanırım.
o sırada ben sabahlıkla aşağıdayken annem ve babanem bana kahvaltıya geldi
5 kişi kahvaltımızı yaptık. çocuklar baldız hanıma çıktı. bizde annemle kalan ev işine ucundan ucundan girdik. örtüleri yıkadık. onlarla perdeleri yıkadık taktık. bizim yatak koskocaman onu çekirdik döndürdük temizledik. gibi değişik bir temizlik moduna girdik.
akşam için yemek yaptık. oturduk kahve içtik. yemekden sonra bizim kızlar evlerinin yolunu tuttular bende bir süre oturup yattım...

17 Ocak 2008

BUGÜN CUMAA

SEVİNÇLİYİM AMA SEVİNECEK HALDE DEĞİLİM

AŞIRI YORGUNLUK VE UYKUSUZLUK ÇEKMEKTEYİM

BEN BU HALDE, İŞLER YOĞUN... HAL BÖYLE OLUNCA GÖZLERİM AÇILMADAN DEVAM... HAFTA SONUNDAN BERİ BİRDE ŞİŞMEYE BAŞLADIM Kİ SORMAYIN SANKİ ÇOK SICAK EVDE UYUYORUM :)))))) OYSAKİ KOMBİ İŞİ HALA HAL OLMADI. BİRDE ŞU HASTALIK BAYRAM BERİ BENDEN RESMEN AYRILMADI...

HAFTA SONU PLANLARI YİNE HAVADA ASILI KALDI.
BU HAFTA SONU EVİ KENDİME TAHSİS ETTİM.
BU AKŞAM EVE GİDİP TEMİZLİK VE DÜZEN NİYETİNDEYİM.
MAKİNEYE ÇAMAŞIRLAR, BULAŞIK MAKİNESİ BOŞALTILACAK, HAFTALARDIRGELEN GİDENLERDEN KENDİ DÜZENİME SOKAMADIĞIM DOLAP, YATAK YORGAN VAR ONLAR FALAN BİR TEZMİLİK HAVASINA GİREYİM DİYORUM...

YARIN BURALARDA BİR KAKARA-KİKİRİ MUHABBETİ İSTEMEKTEYİM. AMA BU KİMLERLE OLUR AKLIMA KESMEDİ. YARIN AKŞAM İÇİN BELKİ KÜÇÜK HALAMLA OLURUM DEDİM AMA BAKALIM DENK GELİRSE TABİİ, BELKİ KÜÇÜK ORTANCA VE BEN OLURUZ. BAK O İŞ İŞTE BİRAZ KAKARA KİKİRİ, BİRAZ GÖZ YAŞI OLABİLİYOR. HANGİ TELDEN ESECEĞİNE BAĞLI BİZE:)))))))))))))))))
PAZAR DÜŞÜNMEDİM:)))))))))))
TÜM FİKİRLERE AÇIĞIM.

15 Ocak 2008

BENİM CEHALETİMİ MAZUR GÖRÜN Kİ BİR ŞEYİ ANLAMIYORUM.
BEN SANIRIM BURAYA YAZMADIKİ MANTIĞI DA KAÇIRDIM.
BEN BİR YERDE EKSİK YADA YANLIŞ YAPIYORUM.

BU ÖZELLEŞEN BLOG LAR NEDİR BİRİ BANA SÖYLESİN.
TAMAM ANLADIM SADECE ÜYE OLANLAR GİREBİLİYOR. YANİ EN AZINDAN O KADARINI ANLADIM.

AMA NEDEN
YANİ ONLARDA HERKESE AÇIK BAŞLAMIŞLARDI BU İŞE
SONRA NE OLDUDA BU İHTİYAÇ DUYACAK DURUMA GELDİLER VE NASIL OLDU NİYE OLDU VE OLUYOR...

BEN BURAYA ASIL KENDİM İÇİN YAZMAYA BAŞLAMIŞTIM. YAZDIĞIMIDA BENİ HİÇ TANIMAYANLARLA o zaman hiç tanımayanlar tabii şimdi epeyyy tanışır oldukPAYLAŞMA İSTEĞİMLE... belkide sizleri bulmak paylaşmak tanışmak içindi her şeyyy....

BENİ GÖRMEYEN, BİLMEYEN ÖN YARGILARDAN UZAK YAZDIKLARIMDA YAKALADIKLARIYLA BENİ TANIYACAKLARA VE HER DAİM AÇIP OKUYABİLECEĞİM HİÇ KAYBOLMAYACAK BİR GÜNLÜK GİBİ DÜŞÜNMÜŞTÜM.

GEÇEN HAFTA ABD DE YAŞAYAN HAYATINI VE RESİMLERİNİ BURADA PAYLAŞAN VE TESADÜF ESERİ DE BULDUĞU BİR BAŞKA BLOGDA HERŞEYİNİN ÇALINDIĞINI İSİMLERİN DEĞİŞTİRİLEREK BİR BAŞKASININ HAYATI OLARAK KENDİ HAYATININ YAYINLANDIĞINI ÖĞRENEN BİR BLOGCUNUN YAZILARINI OKUMUŞTUM . ONU ANLAMIŞTIM BİRAZCIK Kİ YİNE ÖZELLEŞTİRMEYECEĞİNİ YAZIYORDU. ANCAK TAKİP ETTİKLERİM ARASINDA NEREDEYSE HİÇ RESİM VERMEDİĞİ TANINACAK BİLGİLER VERMEDİĞİ HALDE ÖZELLEŞEN BLOGLARI ANLAMIYORUM.

ANLAYANLAR BENİM GİBİ ANLAMAYANLARA BİR ZAHMET ANLATABİLİRMİ

14 Ocak 2008

hafta sonu hem beklediğimden iyi hemde kötü geçti...
bu ülke ve bu millet her ne çekiyorsa hep boğazlardan çekiyor, yada çekilemiyor, yada çekiştiriliyor. bizim evimizde boğaz üzerine kurulu demiştim size. aşki mantık evliliği değil resmen boğaz evliliği hani birde boğaza karşı otursak:))))))))))




cumartesi kimsecikler beni kahvaltıya çağırmadı...

hatta cumartesi ye program yaptıklarım, yapma ihtimalim olan herkes meşgüldü...

bu nedenle kocacışa kızdım.

beni bırakıp oda gitti. teyzeme çıktım sabah kahvesine aydın a konsere gidiyorum dedi birazdan dedi. onunla sabah kahvesinden sonrası yok anladım. baldız hanımla dışarıda kahvaltı için cuma gece yarısından sonra bize uğradığında sözleşmiştik ama önce uyanamadı, sonra uyandı eşi gelmiş çıkmazmış... e mubarek bir gece önce desene demi benide o saatlere kadar tutma... yok olmaz:((( ben hadi çık işlerini hallet bari dedim ki, önce kuaförüme kaş için uğpradım hafta içi uğpraşırken bozmuşum ama iyikide bozmuşum bu sefer hiç olmadığı kadar iyi oldu resmen, tam kuaföre girdim ki izmirde buluşulacak çocukluk arkadaşım var oda akşamdan programım çok yoğun senin planını boşuna bozmayayım demişti bende kocacış inerken inmedem alsancak ve kemeraltına ki, tam o anda ne olur oralardayım de müsait oldum demez mi üzgünüm dedim bu soğukda cesaret edemedim kimse ile plan yapamadan dolaşmaya diyerek...

annem evde yoktu uzak bir akrabamıza gideceklerdi, bende onların yanına çaya gittim çıkışta. dönmeme yakın kardeşim aradı, pazar günü müdürlerine gideceklermiş ki şimdi anlatacağıma inanamyacaksınız. sen eve gitmeden bir hediye alıp gidermisin dedi. çünkü müdürleride benim 4 kat altımda oturuyor diyecem siz çüüşşş deyip kal geldi diyeceksiniz. hani her kapı sanki bizden gibi olduk demi ama o kadar değil. bu nedenle ikindi çayını erken kesip hediyelik bakmaya çıktım. ama annem bırakırmı beni? bırakmaz. ev sahiblerinin gencide bırakmaz, annesi ve babanem kaldı biz çıktık. kardeşim göütrsün diyerek koca bir servis tabağı aldık. bende kendime salata tabağı aldım...

eve döndüğümde gergindim, bu gerginlik kocacışla aramızada sıçradı, aniden saman alevi gibi alev aldı, gerginlik gerilim gerilim sinir..... devam etti. yemekden sonra kardeşim geldi ve 2-3 dk içerisinde baldız hanıma kaçtı. sonra benim bozuk sinirlere iyi gelir diyerek. onuda aldım araba ile gezdik dertleştik... eve döndüm bir iki CSI dizisi seyrettim ve uyudum. pazar sabahı her yerim şişmiş çok komik bir halde uyandım belimi doğrultamıyorum. ayaklarımın altı şiş, gözler düz çizgi olmuş çin çin:))))) ama kocacış bir gece öncenin özrü gibi, hem tost hem krep hazırlamış. onları yedik, kahvemizi hatta kahvelerimizi içtik. dışarı çıkacaktık ki geceyi baldız hanımda geçiren sabah kahvaltıya alt kata inen, sonra bize çıkan kardeşim geldi. yapılan görüşmeler sonucu pazar akşamı yemeğe kalmaya karar verdiler cumartesi akşamı yerine:)))))))))))) alternatif yemek olarak:))))
ama pratik olsun diye kömürde kızartılmış hazır piliç, biraz kokoreç alıp geldik:))))
yanına bir gün önce aldığım salata tabağında salata hazırladım:)))







pilav tavuğun yanına allahın emri idide
birde çorba yapmak gerekti...
tavuk suyuna şehriye derken şehriyemin kalmadığını fark ettim ama bu beni durdurmadıi elimde az kalan erişteleri tereyapında kavurdum. önceden yaptığım tavukdan kalan kemik ve birkaç parça etini haşladım, kavurduğum erişteye ekledim. aslında böyel bir çorba varmı hiç bilmiyorum. ama ben yaptım oldu vede yendide....
hazır yemekleri almaya çıktığımda pazara çıkmadığım için manavdan balkabağı aldım ayıklatıp.
eve gelince farl ettimki pekde güzel dilimlememişler ve temizlememişler
onlarla uğraşmak zorunda kaldım.

bu seferki diğerleri gibi püre kıvamında olmayıp bilinen hali ile kabak tatlısı oldui daha önce anlattığım gibi iki kilo bakağa 1 kg şeker koyadum ama altını söndürmeden 1-2 çorba kaşığı sür ilave ettim. kaymaklı gibi oldu. kabak lezzetliymiş allahdan çünkü bu sefer fazla yapmıştım. malum bana bunca yemek kaplarla taşındı. şimdi bu kapları iade etmek gerek, bomboş iç içe konupda verilmez değilmi. bu akşam teyzeme çıkarken bir kabına o adsız çorbadan bir tabağa bu tatlıdan koymayı planlamaktayım.
başka kabı kaldımı sopnra kontrol ederim:)))))))))
dün akaşam yemek iyi geçti ve erken dağılında herkes bu gün işe gideceği için çocuklar gitmeden kocacış koltukda şekerleme yapmaya başlamıştı bile kimse ona dokunmadan bakdız hanıma gitti. bende duşa girdim ve koşa koşa çıkıp mr. brokks u izlemeye döndüm. sonuna doğru yatak odama geçtim yatakda yatarken son reklamlarıydı sanırım o kadar uzun sürmüş ki uyumuşum:))) aslında en güzel yerinde uyumuşum denebilirde ya neyse:))) kocacış geldi beni uyandırır gibi oldu ve durmadan iyimisin diyordu. ben yarı dalgın sanırım yanıt vermedim de saat sabah altıda zorla ayılabildim ki baş ağrısında duramıyorum. zaten ağrı yüzünden uyandım. gittim bir ağrı kesici içtimki o tam etki ederken. benim uyanma saatim geldi. birde kanter içindemiyim. kalkmadım. veeee 1 saat sonra iş yerimden araç geldi beni aldı:))))))))))))))))
ee o kadar yakın oturmanında nimetleri oluyor işte:))))
sabah epey bir sersem gibiydim ama şimdi toparlandım...
ay ne yazdım ne yazmak...
aradada bir sürü detayı atladım aslındada sizlerin nasıl geçti hafta sonu bakmalıyım hiç birinize uğrayamadım bu gün bilgisayarlarda yeni program güncellemeleri vardı bu gün... o nedenle epey bir kullanamayınca yetiştirmem gereken çok şey oldu... amma en çok beni sevindiren bilgisayarımı evimden ulaşılabiliri hale getirdiler bu gün. sadece açık bırakıp çıkmam yeterli olacak birde evdeki notebook ma bir erişim programı yükleyecekler yarın onu getirir isem. benim için harika bir şey oldu... bazı konularda strese son. eve iş götürme alışkanlığım pek olmadığındna götürürkende hep bir şeyleri unuturum ve bir halta yaramaz...

ay ben size bakmaya gidiyorum....

11 Ocak 2008

SÜRPRİZZZZ GELMEYECEM DEDİM AMA ELDİMMMMM ay ay anlatmazsam çatlardım....
ben size dün anlattım ya, oturdum yemek yaptım diye. sonrada biz onları pek yiyemedik olanlar özellikle ödüllü yeşil mercimeği bitirdiydik. şehriye çorbası yeşil mercimek ve pilavla biten menüden bir tencere pırasa, bir tencere kereviz kalmıştı, çorbadanda vardı malum ik kişilik ve bir seferlik çorba hatta çorbacık yapmak zor oluyor:)))))))))
neyse sadete geleyim. dğün annem bendeydi ya onlar aç kalmazlar yemeklede uğraşmazlar demiştim. ancak annemde gelirken mercimek çorbası ve bir tencere nohut getirmiş. görücünce yaşasın dedik hafta sonuna kadar yemek derdimiz yok. derken kapı çalındı teyzem.. kahveye geldi sandık o elinde benim ona verdiğim yeşil mercimek ve tatlı kaplarını doldurmuş getiriyor. birince sulu kötfe, diğerince taze bakla..
aa aaa derken ben şoklar bitti diyerek kalan işleri yapmaya yatak odasına gittim ki teyzemin gelini teyzeme gelmiş gelirken eli boş gelmemiş, mantı getirmiş banada ( size daha önce bahsettim mi ben aşure yaptım diyerek. hemde zamanı gelmeden sanırım bayram için yapmış olsum:))))))) aşure kabında indirmiş mantıda:))))))))
düşünebildinizmi biz evde iki kişiyiz ve menuyu düşünebilen varmı.
son olarak bir kısmını yarı donduran bölüme aldım buz dolabımda, kalanlarla da sofra kurarken size bir kaç resim çektim.
salatayı basitçe ben yapmıştım.
sonra oturdum ve oturduğum yerden size nedeN şehrin dışında ve küçücük bir evde hatta sorunlu bir evde oturduğumu bir kez daha anlatmak ve bir gecemi sizlerle paylaşmak, sizlere açmak, sizleri buyur etmek için fotoğrafladım.
sonra onunla kalmadı, beni de fotoğrafladı kocacış:)))
o koltukda yarı yatan yarı oturan tv keyfi yapan bendenizim efendim :)))) görünmiyor demiiii
bu fotoğrafları blogumla ilk tanıştığında buna benzer fotoğraf ve yazılar bulan lale ablaya ithaf etmek istedim ki aklıma onun örgü ördüğü geldi ve hemen daha önce ördüğüm ama benim için ilginç bir deneyim olan, kaban gibi hırkamı fotoğraflamak geldi aklıma. Onun için kalktım fotoğrafladım....
şimdi bunun sakın şişle örüldüğünü düşünmeyin bu uzun şiş gibi kocaman tığla bir sırası şiş örgüsü benzeri sonraki sırası tığ gibi örülerek enine örüldü çok kalın olduğunda yanlarda dikiş onu kalınlaştırır diyerek. sonra dar geldi bana bu sefer şişle örülen parça on tarafa şal yaka olarak iki katlı eklendi çoban ilikleir ve tahta düğmeler kondu...
oldukça kalın bir yünden yapılıncada sormayın... taşıması bile sorunlu ama acayippp ısıtan bi hırka oldu... yaklaşık 1 kg yün harcadı yanlız... tabiiki o kadar kalını seçilmeseydi diyeceğim ama örülüş tekniği gereği bir şekilde iki katlıymış gibi kalın oluyor. ve yandaki resimdeki görmeye çalıştığınız gibide bir dokusu oluyor... her gören örüldüğüne inanamıyor:))))))))))
ay birde bu gün sözde yazaman demiştim:)))))))))))))))))
yarın için hala bir plan yapmadım. sadece temzilik yapılmayacak bitmiş, ütü yapılmayacak bitmiş, veee yemek yapılmayacak dolapda yer yok zaten, bunların bile içerisinden çok olanların yarısını dondurabilirim bu akşam yoksa bunca şey bozulacak. ve sofra için hazırladıkça sizin için kalanlarıda resimlemeye çalışırım:)))))))))))))))))
görüşünceye kadar şimdilik benden hoşçakalın.......

10 Ocak 2008


yarın cuma yazabilirmiyim bilmiyorum bu hafta içerisinde bilgisayarıma hem bakımyapılması hemde yeni güncellemelerin tamamlanması gerekiyor en son gün yarın olabilir. bu günde gelmediklerine göre yarın gelmelerini bekliyorum,i gelmeliler yoksa benim işler yetişmeyecek yine nefes almadan belki çıkışta işte kalarak tamamlanacağından istemiyorum...


bu gün annem bana uğrayacak. sabah bulaşık makinesini çıkarken çalıştırdım. o biterken çamaşırı çalıştırmaya kurdum çıktım. annemde birazdan gider, gerçi önce teyzeme bir kahveye çıkar sabah kahvesi hatat birer kahve falı bakarken kendilerine gülerler, sonra bana iner koltuklar çekilecek ben her ne kadar evi derli toplu tutsamda büyük eşyaları sık sık çekemediğimden ve büyüklerde ciddi ciddi büyük olduklarında arkaların biriken toz bu nezle grip sonrası beni çok rahatsız etmeye başladı. o nedenle toparlanırken daha kötü olmayayım diye işin başşına annem geldi ve evim bu gün beklenen hijyenine kavuşuyor. ve bana önbür güne pek iş kalmıyor.


kalmıyor çünkü dün akşam eve gittiğimde bir hız mutfağa girdim oysa her eve girdiğimde bir kaç dk teyzeme çıkardım. dün akaşam direk mutfağa girdim kocacışta gelmiş. aslında evde yemeğim vardı ama o yemeğide pazartesi akşamından beri yediğimden yarısını önceki gün teyzeme verdim 1 hafta aynı yemeği yiyemeceğim diyerek. kocacış gelecek ama o da bir gece yesin onun sayasinde her gece yenir mi, yenmez demi. bende buzdolabımdaki kerevizi portakallı, pırasayı salçasız ( siz nasıl pişirirsiniz bilmiyorum önceden blogcuda yayınlanmış resimleri vardı, olmazsa burayada tekrar ekliyeyim mi ki? )pişirirken pirinci ısladım ve şehriye çorbası salçalı pişti. pırasa ile kerevize mutfak saatini ayarlıyayıp kocacışa bıraktım ben teyzeme çıktım akşam kahvesi için ve o sırada evlendiğimden beri ne kadar değiştiğimi düşündüm. evlendiğimde koca cumartesi, 3-4 tane yemekle geçiyordu. şimdi iki taneninde yanında çorba sadece 35 dk mı aldı:)))))) alkışlar kendini geliştiren benim için dedim merdivenleri çıkarken.


teyzeme çıktım kapıda beni önceki gün onada gönderdiğim yeşil mercimeğin tarifini isteyerek karşıladı. ay hem güldüm hem onure oldum. merdivendeki hallerim içinde haklıymışım bende gelişmeler var dedim içimden. basit bir yeşil mercimek tarifi istenir mi valla istenirmiş. özellikle oğlu çok beğenmiş hatta sonra ben çıkarken telefonda hala varsa geleyim yoksa gelmiyeyim yemeğe diye espiri yapıyordu.


sonra baldız hanım uğradı bize, bir kaç gündür yoktu. teyzesinin kızına gitmişti çok zor günler geçiriyor. hastalığının dışında özel hayatında çoook köklü bir değişim geçirmekde ve bir haylide zorlu yıpratıcı geçirmekde. moral toplamış iyi halde gördüm. markete diye çıktı ama sonra uğramadı... bana bir parfüm hediye almış sanırım adı lolita, yanılmıyorsam sabah sıkıp işyerime geldiğimde herkes captan black kokuyor burası dedi ama, gün boyu öyle mi kalır emin değilim. akşam gelince çantama attığımdan iş yerinde yeni çıkarıp sıkmıştım. yeni haline yapılan yorumlar gün boyumu onu daha sonra öğreneceksiniz yada ben öğrenirsem sizde bildiririm.


ben yine şimdiden herkese gönlünce bir hafta sonu diliyorum.


cumartesi için bir plan yapmadım daha. anneme uğrayıp yine bir dolansak mı ki, iş yerimde kendime özel bardak ve fincan almak istiyorum benimkiler bir süre sizlere ömür olduklaırndan. yada, eve misafir davet etsem ama kocacışda evde olabilirse, zorlanırım. onu toplayıp sokağa atmak diye bir şey olmadığından...


aslında biri bize kahvaltıya çağırsa ya:)))))))))))))))


en iyisi evden bir kahve içip çıkmak olurdu aslında sabah sabah


sonra gelir öğlen gibi tv karşısına yayır kitap okur yada film seyrederdim:))))))))))))


yada izmire gidip arkadaşlarımla buluşsam bir alsancak turu yapsam...


yada...


ne bileyim daha yarın cuma düşünürüm nasılsa...


hepinizede yarın görüşemez isek gönlünce aklın geçtiğince bir hafta sonu diliyorum...

9 Ocak 2008

geçen gün bir söz duydum
hani derler ya acayip tuttum aynen öyle, acayip tuttum daha duyduğum dakika beni o kadar çok yerimden yakaladı, o kadar çok şey anlattı ki...

HERKES CENNETE GİTMEK İSTER
AMA KİMSE ÖLMEK İSTEMEZ....

hayata baktığım belkide eleştirel pencerelerden birini kısaca anlatmış...

8 Ocak 2008

dün yeni bir hafta başladı ama ben buraya ancak bu gün gelebildim. geldiğim gibi de önce sizlere gittim. angelin buluşmasını lale ablanın yemek tariflerini ev hayatını zehranın adıyaman gezisini yeni acılan ayyachat.blogspot daki yeni kahveyi, ve harika bir tatilden dönen sibeli resmen bir solukda okudum geldim. kiminizle duygulandım. kiminizle coştum...
dün gece bir kez daha görümcen sayesinde kudurmuş ve geceyi yanlız geçirmişken (kocacış annesinde kaldı bu gün bir programına vaktinde yetişebilmek için!) bana çok iyi geldiniz hepiniz.
şimdi bende neler yaptımı yazıp işlere döneyim...
cuma akşamı doğru üst kata teyzeye çıkıldı, bandız hanım orada bize katıldı. bir sür taklit parfüm getirmiş onlar koklandı sıkıldı, kim neyi beğeniyorsa bu benim dedi... bize inildi. bizde yemek ortasında baldız hanıma kuzenine gitme programı yapıldı ayarlandı, pek istenmesede öbür blogdaki işyerinden arkadaşına gönderildi. bizde kocacışla baş başa kalmış gibi yaptık.. gibi çünkü ben pijama sabahlık moduna geçtim. kocacışta uzun oturup şekerleme yapma moduna geçtiki. bir an içim geçmiş iken aniden bir uynadım sanki yıllardır uyumuşum gibi, seyredeceklerimde bitmiş tv de. ben mutfağa gittim. son yaptıım kabak tatlısı bitiyordu.
bu arada ben bir değişik yapıyormuşumkabağı. kardeşim ve eşi bayılıyor ki bizim gelin hanımın hastalığı turşu acı, tuzlu şeylerdir ama bu tatlıya oda bayılıyor. nasıl yapıyordun diyenlere. pazara gidiyorum hazırlanmış kabaklardan bir paketi gözüme kestiriyorum, alıp eve geliyorum büyük dilim varsa hepsini denkliyorum üzerine karanfil batırıyorum üstlererine şeker döküyorum (bizim damak tadımıza 1 kg kabağa 1/2 kg şeker tam gibi geliyor ama size kalmış yine) bir parçada kabuk tarçın atıyorum aralarına ve ateşe koyuyorum su salıp kaynamaya başladıkdan 5-10 dk sonra zaten püre alma vakiyetine gelmiş oluyor kapatıyorum altını. am abu sırada kabak kendi su salmış oluyor ve kendi şurubunu oluşturuyor. ancak annemin yıllardır yaptığında hiç şurup kalmaz, ve öyle püre vaviyetinde değil daha ağdalı, daha sert olurdu. annemde benim bunu nasıl yaptığımı soruyor. inanın bilmiyorum aynen böyle yapıyorum. neyse bunu yapmıştım. hemen de bitirmiştik. ancak şurubu kalmış ben uyanadığımda. ben öyel bir şeyler atamam, sadece kabak suyu ve şekerden oluimuş şurubu ise hiç atamam:))))
uyku mahmuru haldeyken o şuruba biraz su biraz şeker ekledim içerisinede zencefil koydum. kaynatmaya başladım bir tepsiyede aralıklı olarak tuzsuz etimekleri dizdim. ocaktaki şurup kaynar kaynamaz etimeklere döktüm. üzerine sıcak çikolata vardı içemek için aldığım ancak içimini sevmediğim onu az sütle daha kıvamlı yaptım. onu etimelerein orta çukuruna kaşıkla döktüm. dışarısı - derecelerdeyken soğutmak çok kolay oldu mutfak balkonunda:)))))))
döndüm hazır muhallebi kaynatmaya tembel iş idemeyin gece yarısından sonra baklava açacak halimde yoktu demi ama:)))))))))
onuda döktüm etimeklerin üstüne en üstünede kabakdan kalmış parçaları ezip püre yapoptım onuda nokta süsler gibi serpiştirdim. tatlımı hazır ettim cuma gece yarısından sonra...
sabaha karşı bir vakit de yattım. sabah 9 gibi kalktım. kocacış bir şeyler hazırlamıştı yedik kahve içtik o tv keyfi ve şekerleme yaparken ben evi üstünden üstünde toparladım. salon kapısına elektrik süpürgeyi ve viledayı bırakıp duşa girdim. ben çıktığımda salonuda kocacış yapmıştı. yapmıştı çünkü bana yaptırmamıştı keyif yaptığı için, dolayısıylada keyfi birtince kendi yapmak zorunda kaldı ama bende yokken acayip uydurmuş bu sefer:))))
sonra birlikde çıktık. ben annemlere uğradım annemle market züccaciye vs... derken dolandık. dudaklarım çatlamış o kadar soğuk döndük geldik. annemde bir çorba ve kahve içtik babanemlede birlikde. sonra kocacışla eve döndük ki, o sırada kardeşim aradı işten çok geç çıkacakmış ama bize yeöeğe gelecekmiş. ok dedik. ama henüz akşam olmamıştı teyzemle bir kahve, ben bir şeyler hazırladım. pirinç i ısladım. tavukları soya, bali yoğurt salça, kırmızı biber sosuna batırdım gündüz aldığım sitridye kültür mantarını yıkadım hazırladım. sofrayı kabaca hazırladım veeee tv nin karşınında film seyretmeye uzandım üzerime bir battaniye ile uyuyakalmışım. sonradan kalkıp kocanım tamamladığı sofraya yemekleri yaptım. hep birlikde yedik, bu sefer yılbaşı gecesinden de uzun epey uzun sohpet ettik, müzik dinledik... sonra onlar baldız hanım olmadığından onun evine çıktılar. kahvaltıya geldiklerinde pişmandılar ama olsun:))) donmuşlar bir üst kat ama en son kat olduğundan yada nedne bilmiyorum çok soğuktu diyorlar. ben kullanmadığım odaları kapatıp klima ile ciddi bir sıcaklık sağlıyabiliyorum. zaten ev hiç bir şey yanmadan 20 C yi bulabiliyor. yani ben eve gittiğimde o sıcaklıkda buluyorum evi dışarısı 0C iken de ciddi bir şey klimada kocaman olunca ki salonaun hak ettiğinin iki katı kadar ben i,dare ediyorum anlayacağınız bu kadar yazdım. kombi hala girişte durmakda... takılamadı... ev sahibinin abonelik borcundan dolayı hala proje çıkmıyormuş. bu gün hem kirayı ödeyeceğim hem bunuda konuşurum sanırım. proje sorunu hal olur ise de sanırım bu kış kombi işi zor. dün birde servis arıyor biz takmaya gelelim diye. ee ben şohpeni çıkaramam diyorum neyle yıkanacağım adam bana ne demezmi telefonda..............
allah... tutmayoın beniş olmuşum iş yerimin yemekhanesinde adamla telefon ile görüşürken...
neys eo kısmı hızlı sardım...
pazar sabahı kahvaltı, derken dışarı çıkalım dedik, kardeşim kendine yenir bir ev bakıyor ona biraz bakındık. bir kaçını gezdik ve haliyle avuç içi kadar günlerde akşam oldu bile...
kalan yemeklerde bir şeyler varken bize harhalde bir ay yetecek kadar yeşil mercimek pişirdim... yemedik ama hazır oldui hatta haşladığımın yarısınıda dondurdum. bakalım olacakmı çünkü bunuda ilk kez deniyorum... bu akşam vaktim olursa ve hala bozulmadılarsa kereviz ve pırasayıda pişiriri dolaba atarım. hazır yemek varken yemek pişirmek insanı germöiyor. belki bu gecede kocacış yok. sanırım bu gün planı yetişmez, yetişmezsede gelmem geç vakit annemde kalırım demişti...

aa saat kaç olmuş...
bu günde işim çok öptüm siz...

4 Ocak 2008

off ya zaman nasıl aktı
yeni yıl için iyi dileklerden sonra yeni yılın 4. gününe geldik bile...
zaten bu hafta sevdiğim cüce haftalardan oldu bir ileri iki geri misali. ancak şimdi tatilsiz bir döneme girdik bakalım nasıl idare edeceğiz. bayramdı, bayramdı, yılbaşıydı derkene bitti gitti yenisine kadar. şimdi durmadan git gel...
neyse bu gün cuma ik gün daha bunu düşünmemek gerek.
tatil yok diye işe gelmeyecekde değiliz pazartesi ee o zaman boşuna konuşma desenize bana.
yeni yılın ilk günleri aynı eski yılın günleri gibi geçiyor işten çık eve git, yarım saat 1 saat teyzeme çıkıyorum. bu günlerde bu aralara evde olduğu için baldız hanımda sığmaya çalışıyor olmadı o benim eve döndüğüm zamanlarada taşıyor. akşam bitki çayına denk geldi, oda öksürdüğünden bizimle birlikde bitki çayını içti evine çıktı. canı sıkkındı gerçi. o eşinden boşanmaya çabalıyor, otuzundan sonra iş hayatıyla uğraşırken hastalıkla mücade etmeye çabalıyor...
bu günlerde ckardeşime üzülüyorum ama yürümesini öğreniyormuş gibi elinden tutmamaya çabalıyor. düşe kalka öğrenecek diyorum da, bazende ya öğrenemezse, yada tam düşerse korkuları yaşıyorum. düşe kalka yürümeyide zor öğrendi, şimid kazık yememeyi öğrenebilirmi emin değilim.
kocacış dün cenazede idi, annesi ile birlikde gittiler. annesinin teyzenin kızı yada torunu olabilir tanımadığım için bilmiyorum. önceki gün istanbuldan dönerken geçirdikleri trafik kazasında hayatını kaybetti. oraya gittiler. bnen işte idim diyecemde sanki olmasam gidecekmişim gibi.
dün babanem telefon etti kızım kayınvalideni ara başsağlığı dile, belki hatırlar bu dünyada ölüm var diyerek dedi. ben ne yaptım peki aramadım. neden mi 72 yaşında kadın, annesini, babasını, ilk doğurduğu bebeğini, eşini kaybetmiş ve hala dünyada ölüm olduğunu hatırlamıyorsa şu minik evladından küçük bendenizmi hatırlatacağım dedim. aramadım...
annemler bu hafta pek uğramadılar bana, geçen hafta sonu ucundan kıyısından evi topladım, biraz temizledim falan ama ütü işi kaldı belkiyor gerçi ha gayret desem bir gecede bitecek ama gece gece ütü yapmak pek bir keyifsiz iş ama ya... kimbilir belki bu hafta yaparım diyeceğim ama hayır yapmayacağım. yarın biraz erken kalkmak niyetindeyim. sabah evi toplarım. anneme inerim. şehirde biraz gezinirim. kim bilir aklıma gelir başka yerede uğrarım. ancak her akşam eve karanlıkda girdiğimden akşam üzeri eve gelmek ve güneş varsa ki şimdi var yarında olursa onu batırırken yeni başladığım kitabımı okumak biraz müzik dinlemek istiyorum.
ha güneş erken batıyor ya, belki yemeğe kadar o sırada ütü yapabilirim. o olabilir.
asıl sorun kombi şirketi, projeler basit bir nedenden dolayı onaydan dönmüş ama bize haber veren yok. şimdi o sorun düzeltilecekde, onaya gidecek gelecek ben abone olacağım kombi takılacak ve gaz verilecek. bu durumda bu kış bitecek. bende alın kombinizi münasip... hani oturak yapın kendinize dedim bir bakıma, bak şimdi bile konuya sinirim bozuldu. ne gıcık bir şeydir ya sitede kombi satacaz diye kendileri yırttılar şimdide işlerini takip etmekde zorlanıyorlar. dün sabahTa bu konuşmadan önce eve gelmişler gelmişler. biz kombinizi monte etmeye geldik diyerek. kocacışda tam cenaze için evden çıkacağından müsait olmadığını randevu almalarını bizim evd edurma şansımız olmadığını vs... söylemiş bizim planımızda annemler gelip bekleyeceklerdi. ama o projeden habersiz demiş, annemi çağıracak da vakti olmadığından zamanında çıkması gerektiğinden başından savmış ama günü uzatıyoruz diye üzülmüş. akşam olanlardan habersiz bana anlatıyor, geçmiş olsun dedim. bizim kombinin takılacağı yerde şimdi annemin eski tüplü şohpeni var geçici onu takmıştık banyo yapmak için. o sökülecek kombi takılacak. ve eğer dün kocacış müsait olsaydıda kombiyi taktıraydı biz belkide aylarca sıcak su yüzü göremeyecektik yıkanmak için düşünsenize... gerçekden geçmiş olsun bize.
hani zaten klima ile ısınmaya çalışıyor, iki kişiyizi diyerek gereksi zodaları kapatıyoruz falan da birde olaki sıcak suyumuzdanda olsaydık...
allah korumuş dün bizi yoksa donacaktık bu kış...