EVİME HOŞ GELDİNİZ

SİZİNLE GERÇEK HAYATIMI PAYLAŞMAK İÇİN SEÇTİĞİM BU SANAL EVİME HOŞ GELDİNİZ...
YAŞADIKLARIM, YAŞAMAK İSTEDİKLERİM, DÜŞÜNDÜKLERİM GÖRDÜKLERİM DİNLEDİKLERİM GEZDİKLERİM NE VARSA KENDİM İÇİN YAZIP SİZLERLE PAYLAŞIYORUM.

Powered By Blogger

29 Aralık 2006

HERKESE
İYİ YILLAR
İYİ BAYRAMLAR
MUTLULUK, SAĞLIK, HUZUR VE BAŞARI YAĞMURLARINDA SIRILSIKLAM OLMANIZ DİLEKLERİMLE

27 Aralık 2006

BEN 1,5 YILI GEÇTİ Kİ EVLİYİM.
YAŞIM BURADAN ÜLKE ORTALAMASINA GÖRE HESAP YAPILARAK ÇIKARILAMAZ . YANİ BİRAZ DAHA FAZLA ÇIKAR.
AMA BEN KENDİMİ NASIL GÖRÜYORUM SORUSUNA BİR SÜREDİR HER TÜRLÜ YADA HİÇ BİR TÜRLÜ YANIT BULAMIYORUM.
EVLEDİĞİM İLK AYLAR BİR HAMİLELİĞİMİ SONLANDIRMAK ZORUNDA KALDIM. ASLINDA GERÇEKDEN ZORUNDAMIYDIM. YOKSA ÖYLE İSTEDİM DE YAPTIM MI SORUNU BİR TÜRLÜ YANITLAYAMADIM ARADAN GEÇEN BİR YIL BOYUNCA.
EVET BEN BEBEK İSTEMİYORDUM VE DR. UMU YANLIŞ MI YÖNLERDİM DİYE DÜŞÜNMEDEN EDEMİYORUM. BANA GÖRE ÇOK DA DÜRÜST DAVRANMADIM.
BUNUN NEDENLERİ PEK ÇOK OLABİLİR.
ÖNCELİKLE BENİ İSTEMEYEN EŞİMİN AİLESİ ETKENİ,
SORA BEN NE İSTİYORUM SORUNUN YANIT BULAMAMIŞ OLMA ETKENİ,
HAZIRMIYIZ ETKENİ,
EŞİMİN ZATEN İLK EVLİLİĞİNDEN İKİ ÇOCUĞU VAR ETKENİ,
BU İKİ ÇOCUKDAN SONRA İSTER Mİ ETKENİ?
ONUNYAŞI BENDEN FAZLA, BUNDAN SONRA GERÇEKDEN İSTERMİ, İSTEMEK ZORUNDA MIKALIR ETKENİ,
BEN YAPABİLİRMİYİM ETKENİ,
.....
BUNU SİZE DİLEDİĞİM KADAR UZATABİLİRİM SANIRIM.
VE BEN VİCDANIMI HİÇ Mİ HİÇ RAHATLATAMADIM ASLINDA
BEBEK SORUNLUMUYDU, YOKSA BEN BİR BEBEKİSTEMEYECEK KADAR CANİMİYDİM.
GEÇEN ZAMAN İÇİNDE DE
BENİM YAŞIM VAR ZATEN ŞU AN DİŞ SORUNUM ONU HALLEDEYİM SONRA,
BÖBREK DE TAŞIM VAR ONU HALLEDEYİM SONRA,
ŞU AN MADDİ SIKINTIDAYIZ SONRA,
KARDEŞİM ASKERDE STRESDEYİM GELSİN SONRA,
İŞLER ÇOK YOĞUN KOLAYLANSIN SONRA,
BUNLARIDA SİZE İSTEDİĞİM KADAR UZATABİLİRİM UZATTIMDA
AMA BU ARADA HEP EŞİM ÇOCUK İSTEMİYOR DEDİM.
GERÇEKDENDE İSTEDİĞİNİ SÖYLEMİYORDU.
BEN HAMİLELİĞİMİ SONLANDIRIRKEN DR. LA UZUN UZUN KONUSTU AMA O KONUSURKEN ZATEN BİZ SONLANDIRMA KARARINI VERMİŞTİK. BANA GÖRE O KENDİ İÇİN VE ASLINDA BEN OPERASYON ODASINA YOLA KOYULMUŞKEN BOŞ KONUŞUYORDU.
SONRASINDA DA ZAMAN ZAMAN O BEBEĞİ BEN İSTEDİM DEDİYSEDE BEN HİÇ TATMİN OLMADIM.
ŞİMDİ BEBEK YAPALIM DESEK DE
BEN İSTİYORMUYUM EMİN OLAMIYORUM
ONUN İSTİYORUM DEMESİ İSTEMESİ GİBİ FELSEFİ DÜŞÜNCELERDEYİM...

20 Aralık 2006

ÇENEM, DİŞİM, CERRAHİ...
selam,,
gittim dikişlerimi aldırdım. geldim. kontrollerim ne yazıkki devam edecek.
kolay değil benden ayrılmak dedi dr.um
bende güldüm ben alıştım size, ayrılamam zaten dedim.
aslında bu blog sanırım pekokunmuyor ama olaki okunursa
İZMİRDE OLUP ÇENE CERRAHI ARAYANLAR BURADAN BANA ULAŞSIN.
bunu neden yazdı bu şimdi diyecek olan olursa şunu söyleyebilirim ki ben bu konuda çok uğraştım. ve pek çok dr.um yirmilik diş operasyonundan daha kolay bir operasyon yaşadım. aslında pardon ameliyat kolay değildi en azından ben uyuşuk olduğum için benim açımdan bir sorun yokduda dr. um açısından kolay değildi. ama ben sonrasında hiç sorun yaşamadım.
hatta dün gittiğimde boynuna atılıp sarılmak geldi içimden ama onca hasta içinde ayıp olur diyerek yapmadım....

15 Aralık 2006

ben önceki postu yarım yazıp çıkmış ve bu sefer kendim için dr a gitmiştim.
aradan iki gün geçti.
ben dr. da dişimi çektirdim diyecemde dr. um o kadar basit bir şey değil dedi.
küçük bir operasyon geçirdim. çünkü çekilecek olan dişimin bir kökü sinüzitimin içindeydi ve kökde bir çok kistit yapı enfeksiyon falan vardı.
çekim başladığında diş kırıldı, parçalandı parçalar çekildi. Dr. um tamam çekim bitti dedi ben yaşasın derken ama yeni başladık dedi ve 1 saat sürecek operasyon başladı
ağzımdagörünen 6 dikişle (görünen diyorum ayrıca iç dikişlerde var ) bitti.

11 Aralık 2006

epeydir post yazmıyorum ama sorun bakalım bir hadi sorun sorun sorun neden diye?
siz böyle şakalaştığıma bakmayın KOCACIŞ hastalandı. salı akşamı pardon gece yarısı sancı ile uykusundan uyandı, bir süre geçer falan sandık önce belim belim dediği için beli tutuldu sandık sıcak koyalım dedik ama anca anladık ki beli ağrıyor tutulmamış üstüne birde karnını tutup iki büklüm olunca soluğu hastanede zor aldık. tansiyon yükselmiş, nabız artmış sancı içinde
iki gün test tetkiklerden sonra öğrendikki sol böbreğinde kisti varmış benim kocacışımın
kötü huylu bir şey olmamasına sevindik ama yapabilecekleri görntüsü kadar masumda değilmiş. ama şu an böbrekdeki kanama devam ediyor biraz daha bekleyip tahlilini yenileyecez eğer kanama devam ediyorsa ileri tetkiklere devam edecez. yok durdu ise kontrollere devam edip birde kardiyolog bulmamız gerekecek.
biz aslında oraya gidişimiz düşünülürse halimize şükrettik de...
yine hastalık hastalıkdır
bu arada biz izmir in akredite olmuş hastanesi KENT HAstanesinde acile gittik, teşhis, tedavi, tetkiklerimiz yaptırdık. aslında bu konuda yazıları daha önce posta ile bize gelmişti akredite olduk diyerek ama o zaman buna bir anlam verememiştim. ne oldular yani diyerek. ama allah muhtaç etmesinde insan gidince anlıyor ancak ne olduklarını.
bir kere adım attığınız andan itibaren aslında alışık olmadığımız ama filmlerde gördüğümüz sahneleri yaşıyorsunuz. kapıda insan gibi karşılanıyorsunuz ve özel hastane olmasına rağmen en olmadık şey oluyor. sizi acile aldıklarında size maddi hiç bir soru sormuyorlar bu çıkarcılığımdan değil ama gerçekden insalcıl bir yaklaşım geldi gözüme eşimi önce acil bölümlerinden birini aldıklar nabız tansiyon otomatiğe alınırken birileri şikayetlerini dinlerken bende bir yandan diğer bilgilerini verdim alerjisi varmı, başka hastalığı varmı gibi. ve yapılması gereken herşey yapıldı. sonra uzman için randevularda alındı. taburcu edildik. ondan sonra ancak para mevzuları ve ödeme şekli gündeme geldi..
ben her açıdan takdir ediyorum ve teşekkür ediyorum kendilerini

5 Aralık 2006

BİZ YAPTIK MI HERŞEYİN ÖZ HAKİKİSİNİ YAPARIZ
evet biz her şeyin en hasını, en öz ünü yaparız sonrada bizim olmayan hamburgere de gider memleketinde ÖZ , HAS isimleri koyarız
YUH yani denir mi?
ÇÜŞ yani (bu biraz ileri gitmiş gibi oldu ama) denir mi?
bence hepsi denir
ama sizde resme bir bakın, denmez deyin
bu fotograf ülkemizde çekilmiş olsa bile elin hamburgeri bu oğlum demezler mi adama,
z adana, hakiki urfa anladık,
hakiki... seyhat anladık,
hakiki .... lokumu anladı,
öz ....lahmacun anladık da
hem has, hem öz, hemde burger...
hemde, hemde... bu yer finlandiya da, eh ne diyeyim yolunuz düşerse, bir denk gelirse sizde bir bakın, tadını denermisiniz bilmem...
Ben şahsen fasd food yemem, ama olaki yiyen varsa, avrupaya gidip öz has burger yermi onuda bilmem, denenecek onca değişik şey varken neyse lafı uzatmayayım...
yurdumun insanı dedim ve geçtim...

29 Kasım 2006

HAFTAYI BENİM İÇİN HAFTA PAZARTESİ SABAHINDAN CUMA AKŞAMINA KADAR YA ONUN ÜÇİN HAFTAYI TAM ORTALAIK...
ZAMAN GEÇİYOR, BİZE YENİ BİLMEDİK, BİLİNMEDİK BİR ŞEYLER GETİRİYOR. GETİRDİKLERİ HAKKINDA PEK DE BİR FİKİR SAHİBİ OLAMAZKEN ZAMANIN GEÇMESİNE NİYEYSE SEVİNİYORUZ İŞTE. BU YAŞA GELDİM DAHA ÇOCUK YAPIP YAPMAMAYI DÜŞÜNÜYORUM... DAHA NE KADAR DÜŞÜNECEK ZAMANIM VAR SANIYORSAM...
KAYINVALİDEM LE İLİŞKİLERİMİ DÜŞÜNÜYORUM...
EVLİLİĞİMDE İR ŞEYLERİ YOLUNA KOYMUŞ GİBİ OLSAMDA BOZULAN AKSAYAN ŞEYLERİ DÜŞÜNÜYORUM...
KAARSIZLIKLAR BELİRSİZLİK ALIP BAŞINI GİDİYOR
KONU SADECE BENİM İLGİLİ OLMADIĞINDAN KARŞIMDAKİ KİŞİLERLEDE İLGİLİ OLDUĞUNDAN ONLARLA İLGİLİ BEKLİYORUM.
FİKRİM BİLE YOK BEKLERKEN AMA ALKIŞ ZAMAN GEÇTİ YAPIYORUM, YAZPIYORUZ....

22 Kasım 2006

BENCİLLİK
ne pembe boya bulabildim
nede omuzlarımdaki yükü hafifletebildim.
sevdiklerim, çok sevdiklerim, canım gibi sevdiklerim de bile hafif bencillikler sezerken. ben bu yükü daha da zor taşımaya başladım.
herkes bir parça ben diyor
önce ben, sonra beni içine alan daha büyük halkalar çiziyor ama hepsi kendine bencil, ailesine bencil, işine bencil, enerjisine bencil miş gibi geliyor yada ben kendimi bir yerlerde gerçekten kaybettim mi ki, ben yok mu bende..
inanılmaz gibi geliyor bana da...
için şişti, içim acıyor, içim kırılıyor, içimdeki çocuk o kadar incinmiş haldeki onun sarıp sarmalanacak hali kalmadı,
sarıp sarmayacak halimde yok, sanırım öyle bir kimsede yok...
eşim bile istediklerini söylersem, şistediklerini yaparsam..
gerçi yukarıda allah var öyle kötü biri değil.
halden anlaması kendi anladıkları içerisinde olsada, anlayabildikleri pek çok insana göre geniş. ama bu bir savunmamı yani, teselli mi?
eşim anlayışlı evde yemek yok diye sinirlenmez, temizlik yok diye sinirlenmez
evet, evet
ama hiç evde aç kalmadı, hiç ev kirli kalmadı, hiç ütü bir şeyinin olmadığı gün yaşamadı...
sabahları beni servise bırakıp eve döner, ben çok erken çıkıyorum evden hatta o kadar erken ki o geri dönüp bir fasıl daha uyuyup uyanır. ama dün akşam arabasız gelmek zorunda olduğundan ( ki bu çok daha sinir bir konu) bu sabah yürüyerek bırakmak istemedi, bir taksi çağıralım saba dedi...
beni bırakmasının nedeni servis yolunda sabahları sürü halinde gezen ve birbirlerini parçalayacak kadar saldırgan köpeklerin varlı idi, o köpek sürüsü oraya gelene kadar ben her sabah onun yürümek istemedi o yolu kendi kendime yürümüştüm. ama ona bu sabah orayı yürümek zor geldi... yapabileceği fedakarlık anladım ki sadece araba ile götürürse yapabilinir...
oysa ben nelere katlanıyorum bunca zamandır hemde hiç sesimi çıkarmadan, gık demeden.
yazacak çok şey var
şu an maddi sıkıntıdayız hemde hiç olmadığı kadar,
sinirler bozuk, gergin...
ama bunun iyi günlerini de biliyorum...
varlıklı günlerimizde işten çıkmak için ( ki iyiki yapmamışım o ayrı da) o kadar yalvardım ki. bak güzel bir evimiz var, bir süre çalışmayayım onun keyfini süreyim, onu kendi bildiğim düzende yerleştireyim. düzenimiz biraz daha otursun. sonra evimize yakın ulaşımı bu kadar kötü olmayan bir yerlerde daha iyi şartlarda iş bakayım. ne kariyer, ne maddi şartlar nede süre olarak hiç bir açıdan artık işim rantabl değil dedim. evlenmeden önceki şartlarda iyi olan işim. evlendikden sonra artık eski cazibesini yitirmişti. o zaman bende sabahın köründe kalkmayayım. bütün gün yorgunlukla ( hele ki kış aylarında) akşamın hatta gecenin bir vaktinde evime yorgun ayak da duracak halde gelmeyeyim diye azmı söyledim. yada seninle çalışayım. sabah birlikde uyanalım. kahvaltı değilse bile bari birer kahve içelim. seni işe uğurluyayım yada seninle geleyim diyerek ne diller döktüm. ki birde epey bir süre rahatsızdım.
ama şimdi islerde yaşanan sorunu birde aynı işimde yanı şartlarda çalışarak yaşıyorum. yaşatlıyorum. şimdi birde sabah izin al, yanımda kal benim moralim bozuklarda başladı. şimdi izin almak ve bu izin almakdan çıkabilecek sorunları gögüsleyecek halimiz yokki. artık mecburen çalışmak zorundayım.
o zamanlar beni yanında istemiyormuydun diye sormak geliyor. ama zor günlerde istediğin sevgilin iyi günlerinde umrunda değilmiydi demeli değil mi?
ama demiyorum
onu demiyecek kadar seviyorumda
o beni ne kadar seviyor.

8 Kasım 2006


sekerpembe blog açtım ama...
hayatımı hala şeker pembeye boyayamadım...
hayatımı dünyamı pembe ye boyamak istiyorum,
pembe boya arıyorum
dünyadaki pembe boyalar mı bitti,
bana mı yok...

6 Kasım 2006

GEÇEN GÜN BİR ARKADAŞIM BANA SEN ZOR GÜNLERİN ZORLUKLARIN İNSANISIN DEDİ.
SONRA DÜŞÜNDÜM, ÇARPIŞMA İDYE BİR FİLM SEYRETMİŞTİM ORADA Kİ KAHRAMAN DA ÖYLE BİR ŞEYDİ, EĞER HAYATINDA ZORLUK YOKSA SAVAŞ YOKSA KENDİ YARATIYORDU
YOKSA BENDE Mİ ÖYLE OLDUM.
ZORLUKLARLA YAŞAYA YAŞAYA ONLARSIZ YAŞAMAZ MI OLDUM.
YOKSA BENDE BİR ŞEY YOK DA HAYAT MI BANA DURMADAN BUNLARI GETİRİYORDA BEN HER GETİRDİĞİNE EYVALLAH DİYORUM.
BİLMİYORUM
ZATEN BU GÜNLERDE DE BİLECEK HALİM YOK...
BU SEFER KİLER OMUZLARIMI İYİCE ÇÖKTÜRDÜ...
OMUZLARIM TEKRAR DİK HALLERİNE DÖNEBİLİRLER Mİ Kİ?

3 Kasım 2006

ne kadar çok zaman olmuş ben yazmayalı
bu arada ramazan gelgi gitti
bayram gelgi gitti
bayram biteli epey bir zaman oldu
bizim hayatımızda sürekli bir hareket olduğunda da bana asır kadar eski geldi bir önceki yazım. arada geçneleri yazmaya kalksam siz okumaya kalkışmazsınız inanın.
bende arada olanlar benim canımı sıktı, hatta yaktı en iyisi sizede sıkıcı şeyler yazmayayım diyerek.
yakaladığım yerden yazmayı düşündüm.
bu gün CUMA
evet evet bu günde terslik olan günlerden olmazsa inşallah hayırlısıyla beni iki gün tatil bekliyor.
ha tatil dediysem öyle iki gün yan gelip yatamayacağımda. sabahın köründe kalkıp iş için yollara da dökülmeyeceğim.
ama havalar soğudu izmir de bile soğudu, bizim site bu yıl doğalgaza geçişi yaptı kaloriferleri yakmaya başladılarda, neredeyse tüm daireler de petekler hava yapmış sıra var bize sıra gelmedi. hele bizim gibi sabahın köründe çıkıp, gece yarısı eve gelince sıra gelemiyor bize.
ağla gözlerim ağla..
eh yarın bütün kışlıklar ortada dün gece bir odayı yaydım. toparlayamadan da yattım. yarın onları toparlayacam en çokda peteklerin havasını aldıracam diyerek evdeyim bekelrim efendim...

19 Ekim 2006

ramazan geldi, hoş geldi derken bayram kapıya dayandı bile.
ne kaldı şunun şurasında
bayram öncesi alışverişler nasılda hızlanmıştır. heleki büyükleri olan evlerde. (yani bizim gibi evlerde değil:))))
bizim için bayram ne acıdır ki önce tatil demek oluyor.
dinlenmek uyumak demek oluyor.
oysa ki eskiden, bayramlıklar, bayramlaşmalar demekti.
gittikçe değerlerimizi yitiriyoruz. hayatın koşuşmasından, sadece pazar günü değil bir iki gün daha kaçmak demek oluyor. hayatımızın rutini dışından bir iki gün çalmak demek oluyor.
elbette bizde ailelerimizle bayramlaşacaz ama bunu en az sayıda tutmaya çalışıyoruz. yani illaki gidilecek annelere, heleki ben galiba şanslı bir kesimim iki tane büyük annem bir tane büyükbabam da hayatta, hastada olsalar. onlarla bayramlaşılacak ama geri kalanlar aile fertleri içerisinde eğer tatilde olanlar varsa ne kadar da sevinecez bayram günü. onları görmediğimize üzülmek varken erkenden eve kaçıp TV seyredecez, ayaklarımızı uzatıp oturacaz, koltukda battaniye altı yapacaz diyerek sevinecez biliyorum...
aslında hayatımızın değerlerini kaybetmiş olmamaıza üzülmemiz gerekirken...
neyse şimdiden bu kadar kötümser olmayalım..
bayramda neler yaptık dönünce anlatırım.
heleki sağ salim bayrama çıkalımda...

22 Eylül 2006


SELAMLAR
Size en son bitirdiğim ve en çok sevdiğim kitaplar arasına bu yazarın ikinci kitabı olarak giren kitapla merhaba demek istedim.
siz şimdi beni aşağıladınız biliyorum çıkalı bunca zaman olmuş kitabı yeni bitirdim diyerek ama bu kitap öyle bir çırpıda okunup bitecek bir kitap değil. ilk basımı üç ciltten oluşuyor yazıları ince her bir cilt oldukça kalın.
şimdi de siz korkutmuş gibi oldum biliyorum ama bunlara bakıp sakın yılmayın diyerek yazıyorum okuması çok zevkli.
şimdi kütüphane yada kolleksiyon için daha büyük puntolarla yazılmış ama üç cildini bir araya topladıkları şeklide de bulunmakda satışda da yanınızda taşımak elde tutup okumak ne kadar rantabıl emin değilim.
belki bir plaj kitabı değil ama şu aralar zaten plajlar eski havasını kaybetmişken, havalar serinlemiş yağmurlar hafif yüzünü göstermeye başlamışken neden olmasın dedim.