EVİME HOŞ GELDİNİZ

SİZİNLE GERÇEK HAYATIMI PAYLAŞMAK İÇİN SEÇTİĞİM BU SANAL EVİME HOŞ GELDİNİZ...
YAŞADIKLARIM, YAŞAMAK İSTEDİKLERİM, DÜŞÜNDÜKLERİM GÖRDÜKLERİM DİNLEDİKLERİM GEZDİKLERİM NE VARSA KENDİM İÇİN YAZIP SİZLERLE PAYLAŞIYORUM.

Powered By Blogger

30 Nisan 2008

BU KADAR UCUZ

ASLINDA BU BASİTLİK, BASİTLİK DERKEN.
TEMEL ANLAMINDA BASİT DEĞİL.
BAYAĞILIK ANLAMINDA BASİTLİK.
UCUZ OYUN ANLAMINDA BASİT...

DÜN BANA GELEN BİR MAİL, BANA YİNE KENDİ OKUDUĞUM YANDA LİSTEDE ADI GEÇEN ATLAS VAZGEÇTİ KİTABINI HATIRLATTI...
ORADA OYNANAN OYUNLAR ÖYLE GÜZEL ANLATILMIŞTIKİ BİR ANDA AKLIMA GELDİ...
PİRİNÇ TEMEL BESİN MADDESİ DEĞİL BELKİ AMA MİLLİ YEMEKLERİMİZDEN BİZİM. TAMDA YAPRAK, BİBER DOLMALARIN ZAMANI GELMİŞKEN... HESAPLANMIŞ BİR ŞEY BENCE:))))))
AMA EVET BU HESAPLARI BOZMAK GEREK. BOZMAK İÇİN YAPILAN HESAPLARI KURULAN OYUNLARI ANLAMAK GEREK, ANLAMAK İÇİN BİLİNÇLİ OLMAK GEREK, BİLİNÇLİ OLABİLMEK İÇİNSE OKUMAK GEREK... YOKSA ... ... ...

BİZİM EVE EN YAKIN MARKET SİTENİN MARKETİ YAKIN ZAMANDA EL DEĞİŞTİRDİ. BİR ÖNCEKİ ÇALIŞTIRAN İFLAS ETMİŞ SANIRIM.
YENİ ALANLAR MARKETİ DAHADA ZENGİNLEŞTİRDİ. İÇERİSİ ÜLKER VE HALK ÜRÜNLERİ AĞIRLIKLI SATIŞ YAPIYOR.
BEN BU ZAMLARDAN ÖNCE TOPTANCIMSI BİR BAKKALDAN KENDİ YEDİĞİMİZ PİRİNCİ 3.50-YTL YE ALMIŞTIM SON OLARAK.
PAZAR GÜNÜ MARKETE GİRMEK ZORUNDA KALDIĞIMDA PİRİNÇLERE İSTER İSTEMEZ GÖZÜM GİTTİ. ASLINDA YALAN SÖYLEMİYEYİM. EGENİN SULTANİYE ÜZÜMLERİNİN YAPRAĞI İLK KEZ PAZARA ÇIKMIŞTI CUMARTESİ GÜNÜ. DAYANAMADIM ALDIM. ENGİNARDA ALDIM HEMDE ÇOK... EE EV KALABALIK MALUM. GELEN GİDENDE EKLENİNCE... ASLINDA PİRİNÇ BAKMAYA GİRDİM MARKETE İTİRAF EDİYORUM. AMA ALMASAYDIMDA BULGURLA DOLDURMAYI KAFAYA KOYMUŞTUM.

NOT: ASLINDA KAZADAN ÖNCE TEYZEMLE YARMA YAPMAYA KARAR VERMİŞTİK. YAPRAKTAN. EŞİ İYİLEŞSİN YAPINC S İZLER İÇİN FOTOĞRAFLARIM. GERÇİ SİZİN GİBİ BECERİKLİ HANIMLARA BU ANLATILMAZ AMA... YAPANLARDAN TAVSİYELER KABUL EDERİM AMA:)))) HEHE

AHA ODA NE PİRİNÇİN ÜSTÜNDE Kİ ETİKET 1.50-YTL, EVET EVET YANLIŞ DUYMADINIZ. AMA TAYLANT PİRİNCİ İMİŞ, GELDİ SONUNDA DEDİM.
YANINDA PİLAVLIK PİRİNÇ 2,90-YTL VE
LÜKS BALDO 3.90-YTL.
BENİM ESKİ ALDIĞIMDAN KADAR LÜKS DEĞİL ELBETTE AMA FENADA SAYILMAZ.
ŞİMDİ BUYRUN BURDAN YAKIN. BU ADAM İFLAS ETMEYEMİ ÇALIŞIYOR. KAR ETMEYE NİYETİ YADA İHTİYACI YOKMU? YADA BİRİLERİ BUNA NORMAL FİYATTAN PİRİNÇ VEREBİLİYORMU?... TAYLAND PİRİNCİ KİMLERCE GETİRİLİYOR.
YANİ KISACA NE DOLAPLAR DÖNÜYOR BİLEMEDİM. KOCA KOCA GROSMARKETLER BU FİYATA SATAMAZKEN, SEN ONCACIK BASİT BİR MARKETSİN DEMİ AMA NASIL BU FİYATLARA SATABİLİYORSUN. HANİ DİYELİM SEN ZAMANINDA UYGUN FİYATTAN ALMIŞTIN. AMA ŞİMDİ SATTIĞIN KADAR YERİNE KOYMA ŞANSINMI VAR????? YANİ İNSAN DÜŞÜNÜYOR. ENFLASYONLU ÜLKELERDEDE TİCARETİN BELİRLİ ŞARTLARI VAR DEĞİLMİ AMA...
BEN Mİ YANLIŞ BİLİYORUM.
EVE GELDİĞİMDEN BABANEM İLAÇ SAATİNE KALKIP BU KONUŞMAYI DUYDU VE NAYLON PİRİNÇ OLMASIN BİZ ONLARIDA GÖRDÜK, YEDİK DEDİĞİNDE HEPİMİZ GÖZLERİMİZ PATLAMIŞ BAKAKALDIK. NEEE NAYLON PİRİNÇMİ? EVET EVET DEDİ BİLDİĞİNİZ NAYLONDAN PİRİNÇ İŞTE...
UZUN UZUN ANLATACAKTI ANCAK UYKU İZİN VERMEDİ...
DÖNEN DOLAPLARI ANLAMAK, İŞİN İÇİNE KİMLERİN VE NELERİN KARIŞTIĞINI ANLAMK BENCE PEK MÜMKÜN DEĞİL.
ASLINDA PEK ÇOK KOMPLO TEORİSİ GELİŞTİRMEK MÜMKÜN. ASLINDA TEORİ OLMASININ NEDENİ SADECE ÇOK OLUP HANGİSİ YADA HANGİLERİ DOĞRU KESİN BİLEMEDİĞİMİZDEN YOKSA KOMPLO KISMINDA BENCE BİR SORUN YOK...

BANA GELEN MAİL AŞAĞIDAKİ GİBİYDİ EMİNİM PEK ÇOĞUNUZADA GELMİŞTİR.
1 MAYIS YARIN, YARINA KADAR PİRİNÇ ALMAMAK ÇÖZÜM OLACAKMI?
BU SORUN ÇÖZÜLSE, YERİNE BİR YENİSİNİN PLANLARI ŞİMDİDEN HAZIR DEĞİLMİDİR?
ASLINDA PİRİNÇ BAHANESİ İLE YOLA ÇIKACAK OLURSAK BESİNDE ÇOK DAHA ACI TABLOLAR UYGULAMAYA ALINMIŞ GİBİ... SADECE ONLAR UZUN VADELİ PLANLAR, BİZLER SONUCUNU GÖRENE KADAR SADECE BEKLİYORUZ ELİMİZ KOLUMUZ BAĞLI BİLE DEĞİL. KENDİ ELLERİMİZLE YAPIYORUZ BİZ BUNLARI KENDİMİZE...


Siz de boykota katilin! 1Mayis'a kadar pirinc almayin!!
Unakıtanın'ın oglu buradan da malı goturmesinArkadaşlar ,Uluslararası para mafyası ve onların yerli işbirlikçileri paralarınıpirince yatırarak , çok büyük miktarda pirinç stoğu yaptı , Türkiye'de pirinçfiyatlarını toptan 400 bin liradan 4 milyon liraya kadar çıkarttı , birsüre daha stoklarını piyasaya sürmeyerek 5 ytl e çıkınca süreceklermiş Tüketici birlikleri bir süreliğine boykot çağrısı yapıyor . Bu stokları 1hafta 10 gün içerisinde piyasaya sürmezlerse büyük zarar edeceklermiş ,herkesi ay sonuna kadar , 1 Mayıs'a kadar kesinlikle pirinç almamalarıkonusunda uyarıyorlar .15 gün pirinç yemezsek ölmeyiz, ama stokçulara bu milletin duyarsızolmadığını , aptal olmadığını , gerektiğinde tepki verebileceğini duyurmaklazım . Ben Mayıs ayına kadar kesinlikle pirinç almayacağım , lokantadayemekhanede pirinç pilavı yemeyeceğim , etrafımdakileri de uyaracağım .Pirinçi 5 ytl yerine 1 ytl'den yemek istiyorum . Bu maili yayın ,milletimiz gözünü açsın artık

28 Nisan 2008

RESMEN ŞAKA GİBİ
SİZİ BİLMEM AMA BEN BİLE İNANAMIYORUM OLANLARA
HANİ RESMEN ABONDONE OLDUM...
BİR ÖNCEKİ YAZI YAZDIM GÖZÜMDEN UYKU AKARKEN İŞİME DÖNEYİM DEDİM Kİ, KARDEŞİMDEN GELEN TELEFONLA DONDUM KALDIM. TEYZEMİN EŞİ TRAFİK KAZASI GEÇİRMİŞ. HEMEN İYİ HABERİ VEREYİM ENDİŞE EDİLECEK BİR ŞEYİ KALMADI. KALMADI ÇÜNKÜ DÜN SON TETKİKLERİ YAPILDI. ARABAYI PARK EDİP KARŞIDAN KARŞIYA GEÇMEK İSTERKEN OLMUŞ. ÇOK DETAYINI SORMADIM İYİCE SİNİRLERİ BOZULUYOR, ÇÜNKÜ HATIRLAMIYOR. DÜN BEYİN TETKİKLERİ YAPILDI TEMİZ ÇIKTI NEYSEKİ...
AMA BU KADAR TESADÜFE BEN BİLE İNANAMADIM.
HALAMIN BİR LAFI VAR BİR ŞEY GELDİMİ HEPSİ ÜSTÜ ÜSTÜNE GELİR. GELİRKİ BİR ŞEY ANLAYASIN. YOKSA TEK TEK GELSE NE OLACAKKİ DER GÜLER. HA İŞTE BİZİMKİDE O HESAP OLDU...
ARTIK İYİ HABERLERİN DÖNEMİ BAŞLASIN İSTİYORUM...
ASLINDA BEN SİZE BU GÜN HAFTA SONUMU YAZMAYI PLANLAMIŞTIM AMA TÜM UYKUSUZLUĞUMA RAĞMEN DÜN AKŞAM YİNEDE UYUYAMADIM TAHMİN EDERSİNİZ.
TEYZEME ÇIKTIM, SIKILDIM DERKEN...
HAFTA SONUMDA BABANEMİ DİNLENDİRMEK, ONUN İLAÇLARINI TAKİP ETMEK, GELEN GİDENLE GEÇTİ.
BİRDE İLAÇLARIN ETKİSİ İLE UYUMA İHTİYACI HİSSETTİKÇE BİZİM GÜNÜMÜZÜN BÜYÜK BİR KISMI MUTFAKDA GEÇTİ ANNEMLE. DOLAYISI İLE MUTFAK NİHAYET TOPARLANDI. YEMEKLER YAPILDI. HATTA KURABİYE BİLE YAPTIK. MİSAFİRLERİ AĞIRLADIK.
AMA ELBETTE ZORLUKLARI OLDU, KAÇ NESİL BİR ARADA, KAÇ KÜLTÜR, KAÇ ZEVK BİR SALONDA TOPLANIP KOLAY OLMASI BEKLEBİLİRMİ?ZATEN HASTALIK VAR, ZATENHERKESİN CANI SIKKIN. BU ŞARTLARA GÖRE DEĞERLENDİRİRSEN SORUNSUZ GEÇTİ...

BEN GEÇMİŞ OLSUN DİLEKLERİNİZ İÇİN ÖNCELİKLE HEPİNİZE ÇOK,ÇOK TEŞEKKÜR ETMEK İSTİYORUM. SAĞ OLUN. DUALARINIZIN BİZİMLE OLDUĞUNU BİLİYORUM.
EVET BABANEMİN TEK GÖZÜ AMELİYAT OLDU, DİĞER GÖZÜ DAHA ÖNCE OLMUŞTU. O SIRADA BUNDAKİ KATARAK ÇOK YENİYDİ ALMADILAR. SONRA AMELİYATLI GÖZÜNDE GÖRME SORUNLARI BAŞLADI, BUDA TAMAMEN KATARAKLA KAPLANINCA BUNUDA YAPTIRMA KARARI ALDI. AMELİYAT BAŞLADIĞINDA GÖZÜN GERİSİNDEKİ TABAKADA DA SORUN OLDUĞU ANLAŞILMIŞ.
BU GÖZÜ GÖRMÜYOR, ÖBÜRÜ ŞİMDİLİK İDARE EDİYOR.
ŞİMDİLİK BİR İHTİSAS DR NA YADA HASTANESİNE GİDECEĞİZ.
BELKİ BUNU KAZANAMAYIZ GERİ AMA EN AZINDA BELİRLİ ORANDA GÖREN ÖBÜR GÖZÜ İÇİN YAPILACAKLAR VARMI DİYE?... AMA ELBETTEKİ ŞUAN AMELİYAT SONRASI MUAYENE EDİLEBİLECEK KADAR İYİLEŞMESİNİ BEKLİYORUZ GÖZÜN.
DEDİĞİM GİBİ HEPİNİZE İYİ DİLEKLERİNİZ, DUALARINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM.
HERKESE İYİ HAFTALAR

YORGUNUM, UYKUSUZUM...
GELDİM BİR KAÇ SAYFA GEZDİM, SANIRIM YORUMDA BIRAKMADIM.
ZATEN GÖZÜMÜDE AÇAMIYORUM.
TOPARLANIR TOPARLANMAZ YAZARIM. ŞİMDİLİK BANA MÜSADE DESEM...


NOT: İZMİR BLOG BULUŞMASI İÇİN ÖZÜR DİLERİM ARKADAŞLAR.

25 Nisan 2008

ÜZGÜNÜM...
ARKADAŞLAR DÜN AKŞAM HASTANEDE ALDIĞIM HABER HİÇ DE İYİ DEĞİLDİ...
BU SABAHI HASTANADE BABANEM VE DR İLE GEÇİRDİM.
NE YAZIK Kİ AMELİYATIN BAŞARISI SÖZ KONUSU BİLE DEĞİL.
ARTIK O GÖZ IŞIĞI GÖREMİYOR...

ŞİMDİLİK HERKESE GÖNLÜNCE, GÜZEL BİR HAFTA SONU DİLİYORUM...

24 Nisan 2008

AY HİÇ GÜLESİM YOKTU ASLINDA

BU SABAH HİÇ GÜLESİM YOKTU. GÖZLERİMİ AÇAMIYORUM MESELA HALA.
ASLI TEŞHİSİN KESİNLİKLE DOĞRU ALERJİLERİM...
PAZARTESİ SABAHINDAN BERİ GÖZLEİRM ÇAPAKLI, ŞİŞ AÇILMIYOR, YÜZÜM ŞİŞ, HELE BURNUMUN İÇİ RİNİTE ÇEYREK VAR. NEFES ALINMAYANCADA YORGUNLUK HALİ ARTIYOR İYİCE. ÜSTÜNEDE EGENİN SICAKLARI BASTIRDI ANCAK GÖLGELER SERİN, ESİNTİ OLAN YERLER VAR HALİ İLE DAHA. HAL ÖYLE OLUNCA HEPİMİZİN YA KOLU AĞRIYOR, YA BELİ YENGEÇ GİBİ YÜRÜTÜYOR GİBİ DURUMLARDAYIZ:))))))

AMMA BU SABAH GÖZÜMÜ AÇAMADAN BLOG A GİRDİM.
BENİM SAYFAMA UĞRAYANLAR BELLİDİR. PEK YABANCI UĞRAMAZ BANA ANLAYACAĞINIZ BİZ ÜÇ BEŞ KİŞİYİZ İŞTE BURADA YAZARIM BANA YORUM BIRAKIRSINIZ BEN UZUN SÜREDİR TAŞINDIM ETTİM ALIŞTIM BUNA. AMA BU SABAH YORUMLARA BAKARKEN BİRDE NE GÖREYİM. BİR ÖNCEKİ YAZIMA İLK YORUM İNGİLİZCE GELMİŞ. BU BLOG SAHABİ İNGİLİZCE YAZDIĞINA GÖRE TÜRKÇE BİLMİYORDUR DEĞİLMİ, YOKSA TÜRKÇE YAZILMIŞ YAZILARA NEDEN İNGİLİZCE BIRAKSIN. YOK EĞER ZATEN TÜRKÇE BİLMİYORSA İSE BENİM YAZILARIMDAN NE ANLADIDA YORUM BIRAKTI DİYE GÜLMEYE BAŞLARKENE, BENDE TIKLADIM ONUN BLOGU NEYMİŞ Kİ DİYE. AHAA TEBESSÜM GÜLMEYE DÖNDÜ. BLOG KALKMIŞ. AY SEN NE ZAMAN BLOG KURDUN BANA YORUM BIRAKTIN VE KALDIRDIN:))))
O YORUM ORADA YOKTU, DAHA 48 SAAT BİLE OLMADI BEN O YAZIYI ORAYA KOYALI... DEDİM YA HİÇ GÜLESİM YOKTU DİYE...
YOKTU ÇÜNKÜ BU GÜN CANIM BABANEMDE AKLIMDA...
ÇOK BASİT OLSADA O DA HER NE KADAR İKİNCİ KATARAK AMELİYATINI GEÇİRİYOR OLSADA AKLIM ONDA. AMELİYATINDAN ZİYADE ÇOK HEYECANLI BENİM MİNİK KUŞŞUM HEYECANDAN AMELİYATA ZOR GİRİYOR TANSİYONU YÜKSELİYOR ÇARPINTISI OLUYOR. HEYECANDAN ERTELENEBİLİYOR O BUNDA DAHA BİR STRES YAPIYOR FALAN. O NEDENLE BU GÜN PEKDE GÜLESİ HALDE DEĞİLDİM AMA...
BENİ GÜLDÜRDÜLER:)))))))
ALLAH HEPİMİZE GÜLDÜRSÜN NE DİYEYEİM
BOL KAHKAHALI GÜNLER HEPİMİZE

22 Nisan 2008

BANA GÖRE BUGÜN YARIM CUMA

NEDEN Mİ?
GAYET BASİT ASIL CUMA GÜNÜNDEN SONRA TATİL İKİ GÜN, OYSAKİ BU GÜNDEN SONRA SADECE BİR GÜN TATİL VAR:))))))))) YANİ BU GÜN YARIM CUMA:)))))

AMA ASIL ÖNEMLİSİ YARIN 23 NİSAN
ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI...

HERKES İÇİNDEKİ ÇOCUĞU ÇIKARTSIN ORTAYA! YAŞIDA ÇOCUK OLANLARLA BİRLİKDE, İÇİMİZDEKİ ÇOCUĞU DA ALIP KUTLAYALIM BU ULUSAL BAYRAMIMIZI DOYA DOYA...
KUTLAYABİLİYORKEN...
ÇÜNKÜ BEN ÇOK ENDİŞELİYİM, ÇOCUK TAMAMDA
EGEMENLİĞİMİZ HALA ULUSALMI GERÇEKDEN, YOKSA ODA PEK ÇOK ŞEYE AYAK UYDURDU GLOBALLEŞTİ, EVRENSELLEŞTİ VE AYAK UYDURMADA BİLMEDİĞİ AYAK OYUNLARINAMI KURBAN GİDİYOR ENDİŞELERİ VAR İÇİMDE.
ULUSAL EGEMENLİK ULUSLARIN KENDİLERİNİN OLMALI DEĞİL Mİ AMA? !!!
BİR SÜRÜ ATATÜRK ÇOCUĞU YETİŞTİRMELİYİZ ACİLEN...
LALE ABLA GİBİ, ASLI GİBİ, DENİZ GİBİ, İLKNUR GİBİ...
ONLAR KENDİLERİ İLE VE ESERLERİ İLE ÖVÜNMEYİ HAK EDİYORLAR. ONLAR VE ONLAR GİBİLER ÇOĞALMALI HIZLA...

ATAMIZIN ÇOCUKLARA ARMAĞANI OLAN
23 NİSAN HERKESE KUTLU OLSUN...

21 Nisan 2008

HAFTA SONUNU YAZMAK İSTEMİYORUM

ASLINDA PEKDE FENA BAŞLAMADI AMA SANIRIM EN BAŞINDAN BERİ BENİM GELENLERİM GELMİŞMİYDİ HER ŞEY BANAMI KARŞIYDI ANLAMADIM.

CUMA AKŞAMI EVE GİTTİĞİMDE YEMEK VARDI. YAYILDIM BİRAZ. SOFRAYA OTURDUK. ERKEN BİLE SAYILIR YATTIK. CUMARTESİ KARŞIYAKA EVLENDİRMEDE NİKAH VARDI. ORAYA ÇOK ÇOK YAKIN TEYZEME GİTMEYE KARARVERDİK. BİZ MADEM GİDİYORUZ NİKAHA ANNEMLERDE GELMEK İSTEDİ. CUMA AKŞAMINDAN TEYZEMİ ARAYIP BİZ SANA GELİYORUZ DEDİM. ANNEMİ ARAYIPDA SABAH ERKEN ÇIKMAK İÇİN SİZ BİZİ BEKLEMDEN BİZE DAMLAYIN DEDİM. BİZİ BEKLERSENİZ; ÇIKIP SİZİ ALIP GERİ DÖNÜP YOLA KOYULANA TEYZEMDE OTURMA SÜRESİNDEN ÇALARIZ SİZ ATLAYIP GELİN DEDİM GERÇEKDENDE BANA GELMELERİ ÇOK KOLAY EVLERİNİN KARŞISINA GEÇİP DOLMUŞA BİNİP BİZİM SİTENİN OTOPARKINDA İNİYORLAR. DÖNÜŞDE İSE KENDİ APARTMAN GİRİŞLERİNDE İNİYORLAR DOLMUŞ YADA OTOBÜSTEN. NEYSE ONLAR GELDİĞİNDE BEN KALKMIŞ, DUŞA GİRMİŞ ÇIKMIŞ HAZIRLANMAK ÜZEREYDİM AMA ONDAN SONRA NELER OLDUYSA YETER DİYEREK EVDEN ÇIKTIM. KOCACIŞ DURMADAN BİR ŞEY SORUYOR. BEN TEYZENDE GİYİNECEM HAVA ÇOK SICAK, KEMERİMİ ASKIYA KOYDUNMU?, ANNEM SEN ÜZERİNE NE ALACAKSIN? ŞUNU AL, KOCACIŞ O ÇOK KALIN PİŞERSİN BAŞKA ŞEY BUL, BEN BANYOYA MAKYAJ İÇİN GİRMEYE ÇALIŞIYORUM BABANEMİN TUVALETİ GELİR, BEN AYNAMLA SALONA GEÇERİM. BİRİ GELİR ÇORABIMI KAÇIRIR, O SIRADA BENİM ÜSTÜME GİYECEKLERİM İÇİN ANNEM İLE KOCACIŞ HALA LAF YETİŞTİRMEKDE BİRBİRİNE, BABANEM HİÇ BİRİNİ ANLAMAZ BANA SORAR NE DEDİ DİYE. TAM SAÇIMA SON ŞEKİL İÇİN BANYOYA GİRECEĞİM ANNEMİN TUVALETİ GELİR. KOCACIŞ GEÇ KALDIK DER, ANNEM YUMURTA KAYNATTIM SİZE DER, BEN REÇEL EKMEK YEMEK İSTERKEN KOCACIŞ KAHVE İSTER. ANNEM KAHVALTI YAPMADAN KAHVE NESİ DİYE BAŞLAR SÖYLEVE, NASİHATA .................. İMDATTTT DİYE BAĞIRDIĞIMDA HERKES VE HEPSİ SUSAR VE TEYZEME KADAR SAKİNE YAKIN BİR YOL YAPILIR. KOCACIŞ BİZİ HANIMLAR OLARAK BIRAKMAYI DOĞRU BULUR VE GİRMEZ ( Kİ BENCE KAÇAR)
TEYZEMDE GÜZEL ZAMAN GEÇİRİR HAZIRLADIĞI HARİKA MAMALARLA TIKABASA DOYARIZ. NİKAHA SON DAKİKAYA YAKIN BİR ZAMANDA YETİŞİRİZ... YAKIN YA:)))
EVE DÖNERİZ.
KOCACIŞ YEMEK HAZIRLIĞINA GİRİŞİR. VEEE ENGİNARLI PİZZA SEVEN BANA, ENGİNARLI SPAGETTİ YAPAR. YANINADA ET, BU ARADA BU HAFTA SONU HALA RADİKA OLMAKLA BİRLİKDE, YANINA EBEGÖMECİDE EKLENDİ, ONU SARMISAKLI YOĞURTLU YEDİK. YENİ BAKLA EKLEMİŞTİM, ENGİNARLARLA PİŞTİ AMA SICAK OLDUĞU İÇİN CUMARTESİ SOFEAYA GELMEDİLER. O ARADA KOCACIŞ GELEN BİR TEELEFON İLE BİRİLERİYLE TARTIŞMAYA BAŞLADI, KİMİNLE NE HAKKINDA BİLMİYORUM. GARİPSEDİM. TARTIŞMA ŞİDDETLENDİ, SESLER YÜKSELDİ BEN HALA KONUYU YADA KİŞİYİ BİLMİYORUM.YEMEK YEDİK BENİMLE KONUŞMAMAK İÇİN ACİL BİR GEZMEK ÇIKARDI. GEZMEYE GİTTİK GEÇ VAKİT DÖNDÜK.
PAZAR SABAHI KAHVALTIDAN ÖNCE EVDEN ÇIKTIK, ARABA YIKANDI, ALIŞVERİŞ YAPILDI, ANNEMLERE BRUNCH SONRASI KAHVALTIYA GİDİLDİ:)))) ORADAN EVE GELİNDİ, TV SEYREDİLDİ AY KİMSE BANA HALA BİR ŞEY ANLATMADIĞI GİBİ ANLATMAYADA NİYETLENMİYOR BİLE. ...
KENDİMİ ÇOK KÖTÜ HİSSETTİM VE BENDE FİLM KOPTU....
KÖTÜ BİR GECE GEÇİRDİM. GÖZLERİM ÇAPAKLI VE ŞİŞ, ASLINDA HER YERİM ŞİŞMİŞ, NEFES ALMAKDA BİLE ZORLANDIĞIM BİR PAZARTESİ SABAHINA KALKTIM.
DEDİM YA YAZMAK İSTEMİYORUM...
BU KADARI YETSİN ELİM GÖZÜM BİR AÇILSIN BİR KENDİME GELEYİM
BELKİ BU KONUYU YAZARIM UZUN UZUN, BELKİDE DAHA ÖNCE KALDIĞIM YERDEN DEVAM EDERİM. KONU BEN OLUNCA HİÇ BELLİ OLMAZ... ????
AMA HEPİNİZE VE HEPİMİZE GÜZEL BİR HAFTA DİLİYORUM

17 Nisan 2008

UNUTTUM YAZAMADIM...

aslında bunu daha dün yazacaktım. bu gün içinde dün aslı ile konuşurken aklıma gelen bir konu vardı ama sohpete o kadar daldım konu konuyu açtıki neydi unuttum:(((

hatırlarsam onuda yazarım ama, hatırlayana kadar üzgünüm.

önceki gün teyzemi uğurladım diğer evine gitti. oğlu asker dönüşü yeni işe başladı, yeni işinin oryantasyon eğitimi, bunula ilgili yolculukları derken duruma daha uygun olan yere ikamete gitti. yemeğimde olmadığından o yola çıkana kadar onunla kalamadım.

ancak ondan önceki akşam iş çıkışı koştur koştur eve gittim. iş dönüşü olması nedeniyle, haliyle kıyafetim belki pek şık değildi ama ev hali durumlarında da değildim yani. ama yinede, apar topar üst değişti makyaj kontrol edildi, elime bir ev terliği alındı teyzeme çıkıldı.

siz şimdi her gece bu şekilde kahve içmeye çıktığımı sanmadınız tabiiki değilmi?

o gün teyzemde çok özel bir misafir vardı, benim ailemde, çevremde çok özel biri.

teyzem aslında emekli öğretmen. misafirleride emekli öğretmenlerden oluşan bir gruptu ama içlerinde biri teyzemin öğretmenliğini yapmış, sonra teyzemle görev yapmış bir öğretmendi. aynı öğretmen, teyzemin, eşinin, babamın ve halamın lisede öğretmenliği yapmış, sonra teyzem öğretmen olarak görev yaparkende benim öğretmenliğimi yapan edebiyat öğretmenimiz. şimdi siz ne var bunda diyeceksiniz ama o bir ekol. kadıköy kız lisesi yanılmıyorsam mezunu, istanbul üniversitesi edebiyat mezunu öğretmenimiz, öğretmenliğinde sadece kendi müfredatını işlemiş, hiç bir ders kitabı ile sınırlı kalmamış. her daim onun dersine ait kitap ve defterler mavi kaplı olarak sırada durur. başka hiç bir defter kitap duramaz. sözlü modundakiler ders anlatır. diğer öğrenciler dimdik oturur ve sadece dinler, not tutamaz başka hiç bir şeyle ilgilenmez, kız öğrenciler iki örgüden başka hiç bir şekilde derse giremez. o örgüler için saç ayrımı mükemmel yapılmış olmalı, tek bir saç teli yanlış tarafta olmaz.hiç bir öğrencinin 1mm den fazla tırnakları uzun olamaz.... daha saysam bitmez ama siz anladınız sanırım. vee ben bu öğretmeni tam 21 yıl sonra görmek için koşa koşa geldim. hiç değişmemişsiniz dedim ama çok değişmiş. o krepeli saçları ve her daim giydiği jilesinden eser yoktu. ben zaten emekliliği hak ettikden sonraki görev yapabileceği max sürenin son 2 senesindeki öğrencilerindendim. benim lise mezuniyetim onunda emeklilik yılı olmuştu. beni hatırlamadığını çok net anladım. artı eskisi gibi keskin konuşmuyor gibi geldi acaba artık öğretmenim olmadığı içinmi bana mı öyle geldi. yoksa o öğretmenlik yapmadığı yıllarda yumuşamıydı bilmem. ama çıkarken söylediği bir sözle resmen utandım. yerin dibine girdim resmen. gitmek için kalktıklarında kusura bakmayın lütfen artık oturduğum sürece ayakkabının içinde ayaklarım çok fazla zorlanıyor kalkınca yürüyemiyorum o nedenlede terlik giymek zorunda kaldım burada tekrar özür dilerim dediğinde ben önüme baktım. oysaki ben elime terliği alıp yukarı çıkmakla güzel bir şey yaptım sanmıştım...

onları geçirdikden sonra kendi emelekliliği bile yılalr öncesine daynan teyzemin derin bir oh çekip neyse kazasız atladım şükür dediğini söylersem sanırım konunun vahimiyetini anlatmış
olabilirim.

dün akşam annem, babanem ve anneannem bana geldiler. hepbirlikde hastaneye gitmişlerdi aslında, annem tavan yapmış kollestrolü ve tansiyonu, annennem ağrıları ve babanemde haftaya olacağı katarak ameliyatı için... annanemde aort sertleşmesi, ve kemik erimesi beni en çok bu şaşırttı çünkü süt ve süt ürünleri beslenmesinin temelini oluşturur aslında. her gün süt içer yoğurt yer, sütlü tatlı yer, hemde tüm hatatı boyunca. şaştım kaldım demek yetmiyor. menepoza bağlı kemik erimesi en kötüsüde çok acı ağrısı olması.
süt için ama yetmiyebilir bile...
annem her zamanki gibi kollestrol rekorunu kimselere bırakmadığından ilaca başamak zorunda kalmış.
babaneminde ameliyat tahlilleri gelince AIDS ve HEPATİT olmadığını öğrendik çok güldüm. akşam oda çok güldü ama.
aslında her ikiside annenemde, babanemde anneme göre espiriye çok daha açıklar istediğin kadar uğraş dur hiç bozulmazlar hatta onlarda devam eder, kendileri ile çok barışıklar anlatamam. ama anneme pek dokunmadık. yorulmuş yaşıllarla uğraşmış( onun deyimi ile) ve benden önce bana gelmek için koşmuş yemek yapsın diye ki ciddi miktarda başarmış. akşam evde bekleyen tüm sebzeleri yapmışlar. hafta sonunda benimyaptığım güllacı bitirdik. annem pirinci boykot etti bize bulgur pilavı yaptı:) şaka bir yana aslında biz anneme her geldiğin de neredeyse yaptırıyoruz bulgur pilavını ben asla onun gibi yapamıyorum diye daha öncede yazmıştım. ama akşam kızgındı bize, artık bulgurunda esmerine döndüğümüzden ayar tutturamamış, lezzetini belli etmemişmiş bulgur

IIIYYY

bizde pek bir şey dememeye çalıştık
arada işte böylesi daha sağlıklı demeye çalıştık ama susturulduk... sanki herşeyi çokmu sağlıklı yiyebiliyormuşuz ki ( farkındaysanız bir önceki konuya dönülş gerekli bu noktada ama hayır)gibi mırıldandı gibi geldi bize...
annenem dün mutfakda fazla kalmış sanırım, ve bizim evde neden bu kadar çok ot olduğunu merak etmiş. ve siz sadece bunlarlamı besleniyorsunzu yoksa dedi. ve derindondurucuyu kurcalamaya başladı hepimiz gülmeye başladık ama o hiç umursamadı... et, kıyma nerede, ne kadar var, başka neler var tanımaya çalıştı ve bu hallerini hiççç beğenmedi bazı şeylerin. böyle görünen bir şeyi sonra nasıl yiyebildiğimizi anlamadı:))))) kısaca hoş ve değişik bir geceydi:)))))

HERKESE, HERKESLERE, HEPİNİZE...
GÖNLÜNÜZCE GEÇİRECEĞİNİZ, DİLEKLERİNİZİN GERÇEKLEŞTİĞİ BİR HAFTA SONU DİLİYORUM....

16 Nisan 2008

GAZETEDE OKUDUĞUM BİR YAZI ZATEN KAFAMDA OLAN KORKULARIMI TETİKLEDİ
geçen gün gazetede okuduğum bir yazı zaten bilinç altımda olan korkularımı tetikledi sanırım.
bir süredir, yok daha doğrusu hamilelik planları hamilelik ile başayan sürede özellikle doğal beslenme takıntısı başladı bizde karı koca. bunun ilk adımlarını evlendikden kısa bir süre sonra atmış olmakla birlikde, bizi rahatsız edecek düzeye varmamıştı. evde alışverişde dikkat ederdik ama o kadar... fakat bir süre sonra bunun ne kadar zor olduğunu anlamaya başadım. doğal, ne kadar doğal, nasıl bilecem, nereden bilecem. kime ne kadar inanacam. sağlıklı kelimesi nedir? ilk önce zeytin yağı ile başladı bu konu, evimize önce başka yağ sokmamaya karar verdik, sonra biraz biraz tereyeğ girdi. önce tereyağ gerçekmiydi, ne kadar sağlıklı şartlarda yapılmıştı. hangi marka nekadar güvenilirdi bunları araştırdık. sonra bitki çaylarını poşetler yerine bitkinin kendisi olarak almaya başladık ki içtiğimizin ne olduğundan emin olalım. çünkü kuşburnundan yaptığım hiç bir çayın, sallama poşet çaylardaki kadar hatta yakını kadar bile kırmızı olmadığını görünce şaşırdık. ama yinede kuş burnunu, kuş burnu olarak almaya devam ettik. adaçayını demeti ile, ıhlamuru dahada abarttık kendimiz topladık ( bu konuda imkan vardı) kekiği öyle denk geldi annem topladı. papatya çayı içinde yine kedi köpek gezmeyen yerlerden toplamaya çalıştık. kırmızı biberi kurutup toz biber yaptık. ama peyniri hep aldık. yoğurdu mayalamayı düşünmüş olsak da süt konusundan hiç emin olamadık. yine geçen gün sürekli takip etmediğim bir blogdada yazıyordu süt açılmış olarak dolapda ne kadar dururlarsa dursunlar nasıl oluyorda hala sağlam kalıyor ve %100 doğal olabiliyor birde üstelik diye. bende hemen düşündüm kaç kere dolapda bu bozulmuştur diye atmaya kalkıştığım ama aslında bozulmamış sütle karşılaşıyordum? o kadar sık ki. ancak sütü açıkdan almayı düşününce hayvandan endişe ettik ne kadar sağlıklı ve kontrolü yapılmış olabilir diyerek. işte basitçe ve iyi niyetlerle başlamış düşüncelerimiz. hamilelikde dr mun da bazı konulara dikkatimizi çekmesi ile büyümeye başladı. tümyeşillikler sirkeli tuzlu suda bekletilmeden tarafımca tüketilmez olduğundan sorgulamalarda başladı. bunlarda sağlıklımı. nerede yetişiyor neyle sulanıyor sorusu zaten çıldırtıcı soru. çünkü kullandığımız deterjanlarla yer altı sularını öyle hale getirdik ki yakında onlarla sulanan ve yetiştirilenleri yer isek metal zehirlemesine maruz kalabiliriz. neden mi çünkü ben ve bir çok kadın gereğinden çok fazla ve yüksek doz da deterjan tüketmekteyiz. her ne kadar su ısıtıcım için kullandığım limonkabuklarım ile bir mucize yaşasamda geri kalan kısımda hiç de masum değilim. bulaşık deterjanı için makine dışında evde frosh bulunduruyorum ama makine için ne yapabililirm. bu blogu kanada da yaşanlardan okuyan yok sanırım, orada bir süre kalan kuzenim onların bulaşık durulamadığından bahsetti bana. deterjanlı bölmeye bulaşıkları sokup yıkayıp sonra kuruluyorlarmış durulama diye birşey yok, ve deterjanın sağlıksız olmadığına inanıyorlarmış. bana kal geldi. deterjanlarına bu kadar mı güvenebiliyorlar sağlıklı olduğuna dair, yoksa umursamaz mı davranıyorlar kavrayamadım. ancak haleliğim sırasında kullanmak için krem, göbeğime sürülecek gibi yağları yurtdışından istememin bir tek nedeni var. oda orada gerçekden doğal yazıyorsa doğal olması gerektiği idi. oysaki bu bitkisel yağların pek çoğu ülkemizde var değilmi. aslında aktarlarımızda yağlar yönündende çok zenginler ama ben herhangi bir yağ olmadıklarına inanamadığımdan yani pamuk yağına yada en ucuz yağ hangisi ise, esanslarından koyup , bilmem ne yağı diye satmadıklarından emin olamadım aldığım yağın gerçekden bahsi geçen bitkiden çıkarılmış olduğuna inancım kalmamıştı sanırım. vee geçen gün okuduğum haber hepsinin üzerine tüy dikti, bozulmuş tavuk etlerinin çamaşır suyu ile beyazlatılması, beyaz peynir beyaz ve parlak olsun diye kireç konması. toz kırmızı biber yerine kiremit tozu yememiz, tereyağıniçinde margarin ve patates olması bana yinede diğerlerine göre sanki masum geldi... bozulmuş sucukların nasıl değerlendirildiği, yada şarküterinin dönerin yapımımdan kullanılanlar, peynir çeşitlerinin maruz kaldığı diğer uygulamalar... en kötüsü de bunların sadec eucuz kenarda hani merdiven altında yapılanlar da gördüğümüz markalar için değil. bilinen ürünleri bildik yerlerde yüksek fiyatlarda satılanlar için olduğunuda okudukça ne yapacağımızı iyice şaşırdık. kaç gündür, ne zaman annemle konuşsam, babanemle konuşsam, kocacışla yada teyzemle sürekli istemesemde bu konuyu açıp endişelerimi anlatıyorum ve biz şimdi ne yapacağız diyorum. tamam kırmızı biberi çözdük. tamam sucuk ve şarküteri zaten neredeyse evimize hiç girmiyor. yoğurdu mayaladım. ekmeği evde yaptım ama yoğurt yapmak için, süte, ekmek yapmak una, toz biber için normal bibere ihtiyacım var benim... süte yada una nasıl güveneceğim demeye başladım. şekerin nasıl yapıldığını hiç gördünüz mü, kardeşim yakınen görmüş abla sakın görme sen bir daha yemezsin diyor peki yemeyip ne yapacağım...
bence resmen dipsiz bir kuyu gibi bir şey bu, hani bu yazı hep eklense güncellense bitmez. her yerinden yeni bir eklenti, soru yada yanıtı çıkabilecek gibi. sanki konu konuyu doğuruyor. bölünerek çoğalıyor endişeler. o kadar ki organik tarım çıktı ya. ülkemizde ki organik üründe organikmi acaba. ee hani bozulmayan sütlere yasal olarak %100 denmesi uygun görülen bir ülkenin ürünü olarak endişelerim devam etmekde... ilerisi için planlarım var elbette ütopik olasalarda onları sizinle başka bir yazımda paylaşırım ama. ya şimdi... nedense yıkayabildiklerimde rahatım gibi sanki onlar başka türlü etkilere maruz kalmamışlar gibi... daha sünni gübre fazlalığı yada aşırı zirai ilaç kullanımına gelmedim bile farkındaysanız. aşırı ilaç kullanımı yada hastalık bir başka ülkenin ithalatında çıkınca o ülkenin neyaptığını biliyormusunuz. o ürünün yetiştiği bölgeyi karantinaya alıyorlarmış. bizde karantinayı bırakın birileri sürekli bunu anlamsızca destekliyor. farkındaysanız kimse bilinçli uzmanlar kullanımını desteklemiyor sürekli kimyasal tüketimi destekleniyor. çünkü bu ürünleri üretip sadece bizim gibi ülkelere satanlar, aslında sonrada bunların kullanıldığı ürünleri ülkesine almayanlar. bunları satabilmek için kimleri ne şekilde zengin ediyorlar düşündünüzmü hiç? alman markası hormon kullanan kumluca domatesleri sonra almanya kapılarından geri dönmedi mi. peki yaptğımız tarımsal üretime denk gerekli hormon miktarı belli, yetkililer buna kota neden koymuyor daha gümrük kapılarında. konmuyor çünkü bu ürünü üretenler birilerini yeter derecede memnun edebiliyorlar.
ilaç piyasasında aynı şeyler yaşanmıyormu? yine hamilelik döneminde dr da bir başka hasta ile karşılaştım hamilelikde neredeyse mutlaka karşılaşılan idrar yolları enfeksiyonu yaşıyordu. dr hamilelikde güvenle kullanabilceği bir ilaç yazmış ama bulamıyorlarmış. neden mi? çünkü ilaç sadece 2-YTL olduğundan hiç bir yerde yok. ama onlarca yada yüzlerce YTL değerindeki ilaçlar peynir ekmek gibi. peki hamilelikde kullanılacak güvende bir ilacı ben neden hayatımın diğer dönemlerindede kullanmıyorum. yani elbette bazı hastalıkları ciddiyetini önemini küçümsemiyorum. ama o kadar ciddi olmayan enfeksiyonlarda, rahatsızlıklarda neden başka hatta gereksiz derece yüksek doz da ilaçları sadece pahallı diye aldırılıyorum. yani niye hamile olmayan biride hamilelikde kullanılan ilacı içmiyor. bana ateş düşürücü ve ağrı kesici olarak veridiği ilaç vardı doktorun ben mümkün olduğunca onu kullanmaya çalışyorum mesela...
düşündükçe zorlanıyorum, düşündükçe düşüncelerim dallanıp budaklanıyor, dağılıyor, sorularım artıyor, sorunlarım artıyor. ama çözümler yerinde sayıyor. yada her bir çözüm yanında pek çok soru ile geliyor. sağlıklı yaşamak artık imkansızlaşıyor gibi geliyor bana.
ben mi karamsarım yoksa tablo gerçektende bu durumda mı?

14 Nisan 2008

YİNE BİR PAZARTESİ GELDİ BİLE...

bir kez daha yataktan sürünerek çıktığım bir pazartesi geldi çattı kapıya...

hani zaten oynayarak kalktığım bir pazartesi hiç olmadı sanırım son yıllardada işte:(
içlerinden kimileri daha zor kimileri daha kolay diyelim. bu gün orta derece alırdı zorlukda.
hani bunda benimde payımda yok değil zorlaştırmada...
ama istemeden oldu, gerçi olduğu sırada pek şikayetçi değildim ama:))))))))
nasıl sizi meraklandırdım demi hehe:)))))
işin aslı cumartesi akşamından pazar akşamına kadar uzanan sürede ama ben size yinede cumadan başlayacağım. çünkü cuma eve girdiğimde kocacış gelmişti:))) biliyorsunuz geçen hafta içini kocacışsız geçirmiştim cuma günü eve dönüşü olmuş oldu anlayacağınız. gerçi beni özlediği kadar belkide fazlasıyla evdeki aktivitelerinide özlemiş ama şimdi onları anlatmayayım size demi, hani bilgisayar başında kendinde geçtiğini falan...
zaten yemek konusu hazırdı, kocacış sofrayı kurmaya başlamış, tamamladık, bir iki lafladık o yine bilgisayarla kendini kaybetmeye başlamaya başladığında bende bir teyzeme çıktım. indiğimde yemek yedik, kahve içtik lafladık. no0rmal bir saatte uyuduk. şimdi siz bunu neden yazdı bu deli diyeceksiniz ama merak etmeyin az sonra öğreneceksiniz.
cumartesi geç kalktık bile denebilir. ancak bende bahar yorgunluğunun yanında birde hafta içinden uykusuzluk hali vardı. iyi geldi anlayacağınız. ve cumartesileri geç kalkınca bu kahvaltıyı es geçme alışkanlığı başlamıştı bizde erken kalkarsak hemen kahvaltı yapıyoruz ama geçse kocacış es geçmeye çalışıyor yada kaytarıyor gibi geliyor bana. benim buna bulduğum çözümde bu sıralar kocacışı sardı. evde buzdolabında mutlaka beyaz ekmek dışında bir şeyler olur dondurulmaya yakın ısıda bekletilen. bir kaç haftadırda mısır ekmeği vardı, ondan çıkarıp ekmek kızartıcıda kızartıp tereyağ sürüp yanına peynir ve tabakda kahvaltı. bu cumarteside kibarca bundan istedi hatta aksi halde bir şey yememekle tehdit etti :))))))

kahvaltı işi hızlı idi, evde iş yok denebilecek durumdaydı,

eee bizde haliyle kolaylıkla çıktık evden. ben kocacışı bir arkadaşına bıraktım. teyzemi aldım iş yerinden, ardından annem ve babanemi aldık, dışarıda bir yerlerde oturduk. cafe ile çay bahçesi arasında bir yer. biz gittiğimizde bomboştu. ben akşamdan teyzemin bana gönderdiği kurabiyelerden aldım yanıma ama tabiik herkese 1 tane:))) annemde biz ona gideriz diyerek keşkül yapmış onlardan almış. öğleden sonra bol sohpetli vee her açıdan sımsıcak bir gün oldu. ben güneşe karşı oturdum en dayanıklılarıyım diyerek ama, bana o sırada terlemek dışında bir şey olmamak birlikde yandan hafif güneş alan annem ve babanem kızarmışlar bile ki güneş çok kısa bir süre sonra pusun altına girdi... hani kıskandırmayyaım diye demedim ama biz burada resmen yazdan kalma gün yaşadık. arabaya girdiğimizde havanın 30C olduğunu gördük ve aslında şaşırmadıkda.

annemleri eve bıraktık, teyzem ve ben malum aynı çatı altındayız yola devam o sırada kocacış aradı, biz bu hafta pazar yapamadık(arkadaşı ile başlamıştı hani ya), hadi gelin dedi. yolumuzun üzerinden onuda alıp, bize göre çok kısa bir pazar yaptık. eve geldik. inanmayacaksınız ama yemek işi hala yolunda olduğundan ben biraz uyukladım. sonra hazırları hazır etmeye kalktım. yemek sonrası programı yaptım.

halama, daha doğrusu halalarımdan birine gitmeye karar verdik. kendisi ,eşi, oğlu hep birlikde çalışırlar. işleri gereğide geç dönerler yani bizim için gitmeye en uygun aile denebilir.



saat 10 gibi onlardan evdeyiz telefonu geldiğinde biz tüm erkenciliğimizle yemekden kalkmış kahvemizi içmiş ve hazırlanmaya yeni başlamıştık. ee o saatte gidipde kaçda dönüür tabiiki laf lafı açtı, eniştem ile kocacışa rakı muhabbeti başladı, gece yarısından sonrada halamın oğlu eşi ve dünya tatlısı kızları bir başka gezmeden döndü, ki dönme saatini bilmek için ideal bir fırsat değil mi ama yok olurmu hiç. bir önce uyumadan kızımızla ilgilendik. tabiiki uykusu geldi. neyseki evleri dip dibe olduğundan pijamasıile geldi ve babnesi ile yatmaya karar verdi. sonra ikinci bebeğini bekleyen anne ile sohpete daldık. ee eniştem, oğlu ve kocacış rakı sofrasında ülkeyi kurtarmaya kararlı olunca biz ancak sabaha karşı 02:00 den sonra ayrılabildik. hiç abartmıyorum herkesin gözünden uyku akıyordu:)))))))) ama kimse ayrılmakda istemiyordu herkes için neşeliydi ortam.

ben eve gelince uykum kaçtı deyip bir nescafe yaptım kendime:)))))))))

biraz tv karşına takıldım kocacış dünden gönüllü benden hevesli kaykıldı vee biz yatmak üzere yatağa giderken saatin salonda 03:50 yi gösterdiğini gördüm. uyuduğumda kaçtı bilemiyeceğim. gözlerim saatte uyunmadığından olabilir:)))))))))))))))

veee tabiiki pazar sabahı kalkmak çoook zor oldu veee 11:30 u bulduk bu iş bende hafif bir baş ağrısı ve akşamdan kalma gibilik, ki ben hiç alkol almıyorum artık, yaparken. kocacışda saatin bu kadar geç olması bile tek başına sinir yapıyor. gerçi o kadar sersem gibi kalktıki siniri ni bile yapmadı. hafif bir kahvaltıdan sonra uzun süre toplanamadık. sonra yumurta ve ekmek almayı bahane edip yakındaki market yerine uzaktakine gitmek içinde yanına arabaya benzin almayı bahane ettik çıktık bir dolandık geldik ben mutfağa girdim. aşağıda gördüğünüz gibi bir patlıcan yemeği yaptım. ne yazıkki en sağlıksız yemeklerimden biridir kendileri, üzülerek söylüyorum. patlıcanları hafif kızarttım. yine aynı tavada kuzu etlerini bir çevirdim. sonra patlıcanları dizdiğim fırınkabıma etleri, soğanları, yeşil biberleri, üzerine domates halkalarını dizip, salçalı baharatlı suyuda üzerine döktüm. alüminyum folye ile kaplayıp fırına verdim. yerken kocacış antep de yediği kebabın lezzetini hatırladı, benzetti bile demedim dikkatinizi çekerim. anteplilere saygılarımla.



ilk fotoğrafdada gördüğünüz gibi sadece patlıcan yapmadım. yanına sebze fırında yaptım. dondurulmuş brokolim, karnıbaharım vardı onlar çıkınca hiçde güzel omuyorlar salata için falan. bende çıkardım ve üzerine beşamel sos düktüm kabın kalan yerlerine minicik patateslerle doldurdum patlıcan yemeği ile irlikde fırına verdim onlarıda. onlar pişer iken ramazandan kalmış, açık olduğundan da dolayı endişe duyduğum güllacımı yaptım. biz nedense narsız seviyoruz, yemeğede kimse yok diye hiçç süslemedim. sevdiğimiz gibi yaptım.
istediklerimizi üzerine istediğimiz miktarda yerken serptik.
ve cumartesi pazara çıktığımız da egede yaşamanın güzelliklerini avantajlarını yaşamak için aldıklarımada sıra geldi. öncelikle elbette enginar aldım. enginarları ayıklamadım ama saplarını ayıklayıp, patatesle haşlayıp, çıkardıktan sonra sarmısaklı yoğurtlayıp hazırladığım salata, (sarmısak bu aralar pek yiyemediğimden tansiyonumu çok düşürüyor benim ben sarmısak tozu ile hazırladığım suda haşladım lezzet de pek bir fark olmadı) yanınada, radika (hindiba) haşladım. onuda sirke, limon ve sarısak kekik soslu sızma zeytin yağla hazır edince harika bir lezzet çıktı ortaya. diğer otlarımıda yaptıkça sizin için fotoğraflamaya çalışırım. ama neginar yapanlar,i alırken sakın sapını atmayın attıurmayın inanılmaz derecede harika bir salata diyebilirim. hani herkesin damak tadı elbette ama, bir deneyin bence bir şey kaybetmezsiniz.
veee kocacışla birlikde gnocchi yapmayıda başardık dün akşam.. sosunuda pek bir güzel yaptık
ama ee tabii öğlen kalk bunca yemeği ye, uyumak kolay olmuyor, uykumuz gelmedi o şişkinlikle evde dolandık ben bir duşa giriyorum derken. kocacışa bir haller oldu benimle yapışık yaşamaya başladı. korktum hastalandı sandım. beni değil duşa, su almaya mutfağa bile salmadı desem.
uyumasakda canı öyle istedi. zaten hava o kadar sıcaktı ki oda daha ne kadar dayanırdı bilmiyorum, ancak akşam pencere açık oturduk desem size yeterli anlatmış olurmuyum bilmem.
pencere açık oturduk ama hala balkonda yemek yemiyoruz farkındaysanız
oysa biliyorsunuz taşındığımız da kış gelene kadar hatta geldiğinde bile balkonda yemiştik ama balkonumuzun yeni sahipleri var, 2 çift kırlangıç yuva yapıyorlar ve resmen inşaat pisliği var balkonda sıva artıkları:))) bitti bitiyor yuvaları. balkonu şimdilik onlara tahsis ettikde dilerim çok uzun sürmez misafirlikleri, yavrularınıda alıp giderler.... bilenler bilir bunlar bizim ilk misafirlerimiz değil. ilk evimdede kerkenezlerle yaşadıklarımı anlatmıştım önceki blogda yenilemiyeyim şimdilik zaten pehlivan tefrikası gibi up uzun bir yazı oldu...
ben herkese iyi haftalar diliyorum:)))))

10 Nisan 2008

demiştim size kendim için kendi kendime yazıyorum diye

bu yazılınca bu günlüğü saklama derdi, istediğine okutmama derdi yok,

aslında herkes okuyor ama kimse okumuyor gibi ilginç bir durum.
istemediğim okumuyor yada okusa da bir şekilde okuduğunun kendi yada ben olduğumu bilmeden okuyor.
tavşan dağ gibi o kendini ben onu bilmeden:))))))))

işte bana yazmakta, burası olmasında en çok keyfi veren şeyler bunlardı.

aslında rahat biriyimdir. hani öyle sözünü tavrını pekde esirgeyen biri değilim aslında. hatta kocacışa göre ki "dobra sultan" der bana; ben dinler ve son cümle olması gereken cümle ile hatta hiç söylenmeyecek olanla hem açılış hem kapanış yaparım. yinede buna rağmen herkesle herşeyimi paylaşmak istemediğim için olacak ki yaşadıklarımı burada anlatmakdan hoşlandım hani istemeyen okumasın, bakmasın, beğenmesin hiç umursamadım. ben sadece yazdım. benim başıma gelmedi ama eleştirenleride hiç anlamadım. sen oku oku takip et sonrada bas yaygarayı vay efendim sen bunu nasıl dersin, nasıl yaparsın, yada nasıl yazarsın. kardeşim sana ne ben yazdım, sende okuma demi ama düz mantık olarak????
seni silah zoru ilemi okutuyorlar yok okuyunca puan mı topluyorsun yok eeeee???
ama yok onlarda kendi hasta ruhlarını burada törpülüyorlar anladığım kadarı ile benim nasıl burda yazmak için nedenlerim varsa onlarında bunları yazmaya sebebleri var mutlaka.

benim için blog dünyası bunlardan ibaretti uzun süredir.

ancak bu gün okuduğum yazıda olayın aslıda bunlarla sınırlı kalmadığını okumak bana ilginç geldi. sizde okumadıysanız hürriyetteki bu bloglar yazısına bir göz atın. kimlerin başına neler gelmiş bir okuyun derim.



http://www.hurriyet.com.tr/dunya/8663048.asp?gid=200&sz=14307

note: bu arada dünkü fotoğrafım için yorumyazan ve aslında tam anlamıyla bana iltifat etmiş olanlarınıza ki iltifatta olsalar hoşuma gitti teşekkür ederim. yüzümün neden eciş bücüş olduğunuda yukarıdaki yazı ile bir parça anlatmış oldum sanırım. gerçi ben bu yazıyı daha o yorumlar gelmeden yazmıştım ama nasılda denk geldi bağladım. benim fotoğrafımı koymamamdaki neden kendimi beğenip beğenmemek değil. bunu hiç düşünmedim. sadece benim ben olduğum bilinmesin istiyorum. çünkü bazen buraya konuşamadıklarımı konuşmak ismediklerimi yazıyorum belki dedikodu yapıyorum.
mesela düşünsenize benim görümcem hakkındaki düşüncelerimi, sizin yazdığınız yorumları görümcen öğreniyormuş:)))))))
aslında fenada olmaz galiba kısaca kıyamet kopar.... :))))))))))))
tamda dün akaşam onları rüyamda görmüşken... hayır olsun...

hepinize gönlünüzce bir hafta sonu diliyorum.
  • benim bu hafta planlarımda neler mi var... mesela ev temizliği, ütü yok:)))))))
  • yemek ki onunda ön hazırlığı yapılmış durumda :)))))
  • kuaför işi tamam, sizinde görüdüğünüz gibi, dip uç her türlü boya kesim tamam:))))))))
  • manikür ve güzellik salonuna belki uğrarım? ...
  • film seyrederim "sis" hala beni beklemekde...
  • teyzemle sabah kahvesi yapabilirim,
  • ama bu akşam kocacış varmı yok mu belli değil o nedenle kalan planları belli olunca duruma göre yapmayı düşündüm...

DÜN AKŞAM HİÇ YAPMADIĞIM ŞEYLER YAPTIM.

ASLINDA CÜMLE YANLIŞ OLDU DÜN AKŞAM YAPTIĞIM ŞEYLERİ HİÇ YAPMADIĞIM ZAMANDA YAPMIŞ OLDUM.

ŞÖYLEKİ BEN HAFTA İÇİ HİÇ YEMEK MACERASINA GİRMEM.

ZORLUK DERECELERİNİN KİME GÖRE OLDUĞUNU BİLMEDİĞİMDEN YANİ O 2 YA 4 YILDIZI KİM VERMİŞ NASIL DEĞERLENDİRMİŞ BİLMEDİĞİMDEN, ZAMANIMI HAFTA İÇİ İŞ DÖNÜŞÜ DİNLENEREK GEÇİRMEYİ SEVDİĞİMDEN ( OLDUM OLASI BÖYLEYDİM GALİBA) BELKİDE ÖĞRENCİLİKDEN SONRA BİR YEMİN ETMİŞTE OLABİLİRİM. EN ÇOKDA YEMEKDEN SONRA KAÇ TANE BULAŞIK ÇIKACAĞINI KESTİREMEDİĞİMDEN ONLARIDA ORADA BIRAKAMADIĞIMDAN DENEMEM İŞTE...

AMA AKŞAM KOCACIŞ YOK YA, SANIRIMKOCASIZLIK BAŞIMA VURDU DENEBİLİR SONUCUDA OKUYUNCA.TEYZEMDE YOK EVE GİRDİM TV NİN KARŞINA GEÇTİM BİRAZ KESTİREYİM KAÇ GÜNDÜR UYKU UYKU DİYE İNLEMELERİM KESİLSİN DEDİM.

AMA OLURMU 10 dk GEÇMEDİKİ BENİ DÜRTENLER KAZANDI GİRDİM MUTFAĞA GNOCCHİ YAPMAYA. CANIM HEM YAPMAK İSTİYOR HEMDE İSTEMİYOR...

PATATESLERİ PÜRE YAPMAKLA BAŞLAYACAĞIM YA, BEN HIZLISINDAN PÜR E YAPMAK İÇİN PATATESLERİ SOYAR DOĞRAR KAYNATIRIM AYNISINI YAPTIM.

PATATESLER KAYNADI PÜRE YAPILDI ILINMASI KAVRAMINDA ANLAŞILMADI ORASI SOĞUMASI OLACAKMIŞ. HEM DOĞRANIP KAYNATILMIŞ PATATES KULLANILMAYACAKMIŞ, HEMDE PATATESLER SOĞUMADAN YOĞURULMAYA BAŞLANMAYACAKMIŞ AMA BEN BAŞLADIM. GEREĞİNİN İKİ KATINDAN FAZLA UN KULLANMAK ZORUNDA KALDIM. UNU UZUN ŞERİTLER HALİNE GETİRMEKDE YİNEDE ZORLANDIM. KESTİKLERİME ÇATALARIMIN BOYU YETMEDİĞİNDNE ŞEKİL VEREMEDİM. BİTİRDİĞİMDE ÇOKDAN ÇOK ACIKMIŞTIM ZATEN EVDEDE YEMEĞİM VARDI NE HALT ETMEYE YAPMAYA KALKIŞMIŞTIM Kİ YEMEĞİMİ HAZIRLADIM BUNLARI YAPARKEN BİLDİĞİMİZ, YAPMAYI BİLDİĞİM KEREVİZİ PORTAKAL SUYUNDA PİŞİRMİŞTİM ZATEN. AMA ONADA DOKLUNMADIM BİLE, ÇORBAMI, KABAK GRATENİMİ VE TAZE BAKALAMI ISITIP YEMEYE BAŞLADIM BİLE... BU ARADA BİR KAÇ GNOCCHİYİ HAŞLADIM TABİİ VEEE REZALET HER BİRİ KLASİK HAMUR YUMAKLARI GİBİ OLMUŞLAR... UN HAMUR KOKUSUNDAN BAŞİKA UNTADINDNA BAŞKA HİÇ BİR ŞEY YOK TADINDA SANKİ UN VE SUYU KARMIŞIM Kİ O BİLE DAHA BAŞARILI SONUÇLAR ÇIKARIYOR BENCE. PATATESLER BÜTÜN KAYNATILACAK KESİN. PÜRE YAPILDIKDAN SONRA SOĞUTULACAK BU İKİ... VE BİLİNMESİ GEREKEN BUNLARI YAPARSANIZ BU İS ZOR DEĞİL AMA UZUN SÜRÜYOR BUDA ÜÇ...

SİZ SİZ OLUN BU HATALARI SAKIN YAPMAYIN, HA BİRDE BEN SANIRIM AŞIRIDA İRİ HAZIRLAMIŞIM NE KADAR ETKİLİ OLMUŞTUR TADINDA BİLİNMEZ AMA ESTETİKDEN ÇOK UZAK OLDUKLARI KESİN.AMA YİNEDE VAZGEÇMEDİM AZİMLİYİM ONLARI DÜN AKŞAM 200C FIRINDA 20 dk KADAR TEKRAR PİŞİRDİM. BU AKŞAM KAYNATMA SÜRESİNİDE DAHA UZUN TUTUP BİR KEZ DAHA DENEYECEĞİM FIRINLANMIŞ OLMASI ÇÖZÜM OLURSA SİZEDE BİLGİ VERİRİM.

ANLAYACAĞINIZ BİLDİĞİNİZ KEREVİZ :1
YENİ DENEDİĞİM GNOCCHİ :0
NOT: FIRINLANMIŞ OLARAKDA DENEDİM HALA BİLDİĞİNİZ HAMUR PARÇALARINI KAYNATMIŞİIMDA YİYORMUŞUM GİBİ GELDİKİ KLASİK TUZLU SUDAN DAHA LEZZETLİ BİR KARIŞIMDA DAHA UZUN SÜRE KAYNATTIM.
AMA YILMADIM EN KISA SÜRED DENEYECEĞİM.. TEKRARI YADA DAVAMI HER NEYSE VAR BUNUN:))))))))

9 Nisan 2008

ÖYLESİNE YAZMAYA BAŞLADIM

NE YAZACAĞIMI DÜŞLÜNMEDİM ASLINDA DÜŞÜNMEDİM AMA BLOGLARI GEZERKEN BİR SÜRÜ ŞEY GELDİ AKLIMA SÖYLEYECEK YAZACAK, AMA HER BİR BLOGDA AYRI DÜNYALARA DALDIĞIMDAN AKLIMDAKİLER HEP ARALARDA DÜŞÜRMÜŞ OLACAĞIMKİ NELERDİLER UNUTTUM BİLE.

İK GÜNDÜ RKOCACIŞ YOK. UYKUSUZLLUĞUMU HEP ONA BAĞLADIĞIM HALDE, O YOKKEND EUYKUSUZUM ASLINDA YORULMAMAK İÇİN HERŞEYİ YAPIYORUM DESEM YERİDİR. PAZARTESİ TEYZEMİ GÖRMEYE ANNEM GELDİĞİNDE İK GÖRÜŞME ARASINDA BANA İNMİŞ BENİME Vİ TOPLAMIŞ O ANDAN BERİDE KOCACIŞ EVE GİRMEDİĞİNDNE EVDE TEK BİR TOZ TANESİ YOK. DEMEKKİ HEPSİ O YAPIYORMUŞ DİYECEKMİSİNİZ ŞİMDİ, DEMEYİN YOK ÇÜÜNKÜ BENİMDE EVDE OLDUĞUM YOK. BELK İTOZ OLMUŞLTUR AKŞAM GİDİNCE AYDINLIK BİR KEZ DİKKATLİ BAKAYIM AMA EVD EİŞ YOK. DÜN TEYZEM BANA UĞRADI, NEDENSE O MUTFAKDA OTURMAKDAN ZEVK ALIYOR ORADA UZUN UZUN OTURDUK KOCACIŞDA GELEMEYECEK YA. O GİDİNCE BEN YİNE MUTFAKDA YİYECKELERİMİ HAZIRLADIM. MİKRODALGAYA KOYDUM ÜZERİMİ DEĞİŞTİRDİM GELDİM ISINMIŞ YEMEĞİMİ ŞIMARIK TEPSİME ALDIM VE TV NİN KARŞINA GEÇTİM. SAAT SANIRIM 20:20 Yİ, BULMUŞTU. YEDİM ARADA KENDİME KAHVE YAPTIM. VE YATMAYA HAZIRLANDIĞIMDA SAAT 23:40 DI, BİRAZ KİTAP OKUDUM VE SABAH YİNE DE YORGUN KALKTIM OYSA NE YAPTIM, HİÇ BİR ŞEY HER YERİ DÜZGÜNKULLANIPDA EVDEDE PEK OLMAYINCA SORUN KALMIYOR SANIRIM:)))


BÜYÜK İHTİMALLE BU GECEDE GELMEZ KOCACIŞ...

ASLINDA BU GÜNLERDE GNOCCHİ YAPMA NİYETLERİNDEYİM. KORKUYORMUYUM ASLA KORKMUYORUM PATATESİN HAMUR OLMAMASINDNA NE ÇIKARKİ TOPLAYAMAZSIM O SEFERKİ PATATES PÜRESİ OLUVERİRİ, YADA OLMASI ÜZERİNE SÜT DÖKER BİR YUMRTA KIRIP SÜRER FIRINA VERİRİM PASTA GÖRÜNTÜSÜNDE PÜRE OLUVERİR, ARTIKESKİSİ GİBİ GERGİN DEĞİLİM YEMEK KONULARINDA, OLMAZS ANE OLURKİ DEYİP DURUYORUM. ÖYLE OLMAZSA BÖYLE OLUR, BİR İSMİ OLMAZSADA KARIN DOYURUR MODUNDA RAHAT VE HIZLI YAPMAYA BAŞLADIKÇA DAHA BİR LEZZETLİ OLUYORLAR. SANKİ BEN ÖZENDİKÇE ONLARDA ŞIMARIK ÇOCUK BENDEN KAÇIYORLARMIŞ. GERÇİ HALA ÖYLE GİBİ AMA. GEÇENLERDE KABAK YAPTIM ANNEM BİN KERE ÖLÇÜLÜ TARİFİNİVERİYOR ONUN. ADINI DA BİLSEM SİZE BAHSETMİŞTİM AMA SANIRIM BLOGCUDAYDIM O ZAMAN:)))KABAKLAR KÜÇÜK KÜÇÜK DOĞRANIYOR YAĞ, UN YUMURTA TUZ ŞEKER VE KABARTMA TOZU EKLENİP FIRINLANIYOR. ANNEM HEP YAPAR VE KABAK SAYISINA GÖRE ÖLÇÜSÜ VARDIR. BEN Mİ ARTIK TEK ÖLÇÜM GÖZÜM. ÖLÇÜ İLE YAPARKEN ÇOK ZORLANIRDIM. HEM ZAMAN ALIRDI HEMDE NE BİLEYİM İŞTE ... ŞİMDİ DAHA PARATİK KISACA...
AMA HER TARİFTE GNOCCHİ İÇİN ZAHMETLİ DİYOR BAKALIM BU GÜNLERDE KESİN DENERİM. SİZDE BİLGİ VERİRİM OLURMU????

size yeni saçlarımı gösteren fotoğrafımı koymayı düşündüm.

*"kaldırdım artık kusura bakmayın. gören gördü görmeyenler için ne diyebilirmki ..."

kendimi yayınlamakdan nefret ederim. aslında bu başka bir yazı konusu, ama önce bir bakayım bukonu hakkında mutlaka yazmışımdır diyorum ama hiç de hatırlamıyorum... yinede ekledim ama beni tanımak mümkün olmasın diye kendimi bir şekillere soktum ki bakın:))))

saçlarımın pazar günü yaptırdığım röflesi, aslınd aben balyaj yaptırmay agitmiştim der-mişim gibi oldu ama gerçektende balyaj için gittim oradan böyle çıktım hoş öncesi de buydu zaten aa diyerek çığlıklar atmadım kuaförüme:))))

ama kesim dedim ya öylesine oldu gerçi burada modeli görünmüyor onun için bir başka fotoğraf eklemem grekecek çünkü arkası sonderece kısa ve katlı onlerinde eski kahküllerim görünen falan fönüde bozulmuş bunun ama neyse... idare edin ben güncelleyene kadar:))))

8 Nisan 2008

bir kaç hafta sonudur hafta sonlarım birbirine benzemeyemi başladı, ben daha aksiyon istiyorumda bana mı öyle geliyor diye düşünmeye başladım.
bu hafta sonuda aynı başladı sanırım. cuma kaşamı bildiğimiz hafta içleri gibi geçti sadece bu hafta perşembeden sızmıştım cuma dayanabildim tv seyrettim.
cumartesi ev temzi biraz yemek var attım kendimi yollara
aa durun durun cuma akşamı asıl kocacış gergindi arabayı servise götürmüş, tamkapıdan çıkarken araba kalmış orada öylece çalışmıyor, servis kapanıyor. oda çıkıp geldi çok gergindi çok...
cumartesi o çıkarken bende toparlandım hemen ardından çıktım anneme gittim ancak bu hafta çok oyalandım orada. çıkıp kuaföre gittiğimde randevumuda kaçırmıştım kalabalıktıda beklersem akşam yemeği kaçacak bende beklemedim. parfümeriye uğradım. bu hepsi bir arada fondöten pudra nemlendirici üçlüsünden aldım alex avien nin ik gündür kullanıyorum bana rengi biraz açık gibi geldi ama ısrarla herkesin vilt rengine uyumlu o diyorlar ama onu silince dün akşam kararmışım hissesine kapıldüım gibi sabahları sürüncede korkmuşum gibi geliyor. ama onu öyle bırakmamak için altın rengine en yakın terracotta allık da aldım. onu flormar aldım bakalım alerji yapacakmı. bu markaları pekkullanmazdım ama denemek için aldım. hem uzun uğraşlarla makyaj yapamaz oldum son zamanlarda evde bulunsun dedim. kremdi, deodoranttı kampanylar vardı bunlardan başka 1 alana 1 bedeva şeklinde onları kaçırmadım. çünkü bahar geldi 10 tane olsa kullanılacak deodorant. kocacışda artık ayrı almaz oldu, ben ne kullanıyorsam oda onu kullanıyor:))))))))))) yumuşadı sanmayında:)))))))) zaten bende pek kokulu şeyler kullanmadığımdan sanırım. benimkilerde sabunvari kokuları var la yok arası şeyler.
cumartesi akşamı alışveirşimi tamamladım eve döndüm. akşamda hzılısından bir şeyler hazırlaıdk yedikden sonra amcamlara ev gezmesine gittik. epeydir yapmıyorduk pek bir değişik geldi bize. yengem aslen denizli li, onun enişteside şaraphane kurmuş oradan şarap getirmişler onu konuştuk ve evlerde şarap yapımını devletin yasakladığını konuştuk. çokda güldük. denizlide iseniz evinzde şarap yapmaya kalktığınızda evinize baskın yapılabilir evde şarap ürettiğiniz için ceza alabilirsiniz... güldük ve acaba evde salça yada tarhana yapımıda yasaklanırmı diye konuştuk. veee tabiki tüm yasaklara rağmen evlerinde misafirlerine çay kahve ikram etmeye alışmış olan yöre halkının hala bu üretimi kendi için yaptığını ve çok az olsa eşe dosta dağıttığını konuşunca, konu bizim şarap sevdiğimizede uğradı tabiiki yengemle amcam normal heidye haklarını kullnamadıklarını ama bundan sonra bizim için kullanacaklarını söylediler ve yinede bize evde yapılmış olandan olmasada bir ikaç lt şarap verdiler. çal yöresi üzümlerinden...
ama ilginçde gelmedi değil. yıllar önce yengemle köylerinde gitmiştim. çokda değilsede küçük denecek yaştaydım hatırladıklarımın ilk sıorasını kavaklar alıyordu. evet kavaklar. sonra bir dere ve toprak her cm 2 ne kadar temizlenmiş işlenmişti. toprak olarak kalan, yada kalması gerekende işlenmiş tertemizdi. yıllar sonra ziraat fakültesine başladığımda sayısız sera fidanlık ve tabiiki arazi gezdim. bu sırada pek çok köy gördüm ama o şekilde toprağı severek işlemiş hiç bir yer görmedim desem yeridir. başka yerlerde işlenmiş arazinin çevresi yol kenarları yada atıl kalan bölümler hep mezberelik gibidir. arazisinde göre dikenli çalılı, yabani otlu el değmemiş gibi görünen yerlerdi.
bir kez daha denizliden geçersem gidesim geldi. hala öylemi göresim geldi. yengem halaa öyle dedi.
amcamlardan oldukça geç bir saatte eve döndük, pazar sabahı pazar gününe göre büyük bir değişiklik yaptım. kuaföre gittim. hamilielikte nerdeyse dokunmadığım yüzüne bakmadığım saçlarımı hale yola koydurmaya karar verdim vee yeniden sapsarışın oldum, epey uzamışlardı ama aslında hoşda bir uzama değildi kırıklarından kurtuldum sanırım. modeli her zamanki gibi olduysad aşimdilik pekde tutmadım ama kullanmadığım model kalmadı sanırım da ondan bu burun kıvırmalarım.
eve gelinde her zamanki kuaför sonrası sendromlarım yaşandı başım ağrıdı, boynum tutuk ki gibi kaldı üşümüşüm gibi oldum... eve gelmeden bir kez daha anneme uğramıştık annem işi bildiğindne bana çorba hazırlmaış. eve gelince onu hazır ettim, birde yemek için hazırlık yaptım eti marine ettim falan... ve salona tv karşına gidip vurdum kafayı uyudum uyandığımda her şey çokdan hazırdı. bana sadece yemek ve sonrasında sofrayı kaldırmak kaldı. vee uyuduğum içinde gece yarısından sonrasına kadar yapacak iş yada tvde seyredecek şeyt bulmak kaldı... geç yatıncada pazartesi tam bir sendrom oldu, uykusuz yoğun ve pazartesi.:((

3 Nisan 2008

dün bir önceki yazıma note ekledim ilknur için...
basitçe keten tohumu ve ısırgan tohumdan bahsettim. birde kullandığım hayıt tohumundan.

sonra düşündüm
son yıllarda doğallık, doğal beslenme ve alternatif tıp gibi alanlar rağbet görmeye başladıkça sanki aynı anda suistimalde ediliyor.
ben küçüktüm yada gençtim hatırlamıyorum hatırladığım çok zaman oldu, o hanım hala hayattamı bilmem. çok zayıf bir beslenme uzamanı çıkardı tv ye yeşil mercimeğin faydalarını saymakla bitiremez ne kadar çok yerde kullanıldığını yada kullanılabileceğini anlatırdı, sanki yeşil mercimek ilk kez keşfedilmiş gibi, herkes birbirine yeşil mercimekden bahsederdi hiç yememiş gibi sonra birden herkes yeşil mercimeği unuttu. neredeyse yıl boyunca girmediği ev olduğunu ben biliyorum. bana bakmayaın ondan öncede ne kadar yerdiysem şimdide o kadar yiyorum. eksiden beri kuru bakliyat bizim evimizde tüketilirdi şimdi benim evimdede tüketilmekde baban babadan bakkaliye işi yaradıda,
neyse
sonra birden bire hepatit b aniden ortaya çıktı herkesler aşı derdine düştü, herkes yakalanacakmış, ortalıkda salgın varmış gbi tahliller yapıldı, aşılar yapıldı durmadan kamyanyalar yapıldı şimdi sanki çiçek hastalığı gibi yeryüzünden silinmiş gibi oldu
sonra yeşil çay, bir an da mücizevi bir bitki gibi yayaılmaya başladı, ben ilk başlarda gerçekden öyle sandım. sonra öğrendimki bildiğimiz çayınişlenme şekli değişince adıda yeşil çay oluyormuş. güldüm kendime ama epey bir ithalini kullandım. ama oda pek çok şey gibi mücivezi anlatıldı sanki herkes sürekli ve sınırsız kullanabilirmiş gibi, hiç yan etkisi yokda sadece içtikçe açılıyor faydası artıyor gibi anlatıldı.
ama ne yazıkki her güzel şeyin bir sonu vardır mantığı ile öyle sınırsız fayda ne yazıkki hiç bir şeyde yok. her şey için bir karar var, ondan fazlasıi, faydalınında zarar getirmek. ve herşey herkese uygun değil..
bilenleriniz biliyor babanem kanser hastası, yaşına bağlı olarakda tansiyon ve kalbi saymama gerek varmı ? biz ona çayı kesiyoruz ee kadına ne verecez yaşil çay moda ya, yani o zamanlardan bahsediyoruz. kadın gece keyfini kaçırıyor falan ama bzi hala yaaa bak yeşil çay içimiştin birde içmeseydin ne olurdun gibi saçma saplantılı cümleler kuruyoruz. bir süre sonra ne zaman içse rahatsızlandığını fark ettik. yğksek tansiyonuolduğu halde ani olarak ve fazlaca idrara çıkmasını sağladığı için tansiyonunu fazla olmasada ani düşürüyor. ve bizim kadına gece verdiğimiz yeşil çay birde onun idrara çıkmasını sağlayarak gece uykularını bölüp onu uykusuz bıraktığı için bir daha tansiyonu oynuyormuş. neyseki biz kısa sürede bulduk ve gerektiği durumlar dışında heleki gece içimini çok çok ciddi sınırladık...
elbette bu bitkiler faydalı, hemde belkide bilinenden bile fazla ama bunun için ciddi araştırmalar gerektiği gibi sürekli ve aşırı miktarda kullanımına aman dikkat...
veee
yani kıssadan hisse herşey herkese her zaman her durumda faydalı olmuyor...
modalar sadece moda, siz kendi tarzınızı yaratın.