bir hafta sonu daha geldi geçtiiii:((
nasıl mı geçti? deldi geçti demeyeceğim tabiiki...
bende anlamadım aslında nasıl geçtiğini, malum bizim buralara bahar geldi, banada yorgunluğumu ne geliyor anlamadım...
lale ablaya buradan geçmiş olsun, hem nezle, hem alerji bir arada allah şifa versin. bende hafta sonu beni arayan ve alerjilerimi soranlara bol bol yanıt verdim, milyon şeye alerjim olduğundan yada neye olduğunu bilmediğimizden önce beni hastaneye kaldıran komşumla başladı nasılsınlar. herkes alerjim olunca baharda kötü olacağım fikrinde sanırım. nedense alerji sadece polene olabilirmiş gibi geliyor sanırım. neyse, cuma akşamı onları atlatıp, cumartesi sabah kötü bir haberle yatakdan kalktık. dayımın gelinin annesi hastanedeydi o vefat etmiş, 60 yaşında kadın 2 yıllık şeker hastasıydı; ancak, o hastalıkla yaşamaya alışamadı, inatlaştı ve ne yazık ki kaybetti... o haberin ardında şaşkınlığımızı attık kahvaltıya oturduk. kalkar kalkmaz annem hemen çıktı, biz kahvemizi içip öyle çıktık kocacışla çarşıya uğradık önce. kocacışla bir servet ödemiştik gözleri ilk bozulduğunda aldığımız gözlüklere. ama okadar pahallı olunca öyle cepte falan taşıyamıyor gelişigüzel. ee daimi gözlükde olmayınca, tak, çıkar, taşıdıkça gevşiyor falan... sadece ucuz etin suyu kara değil galiba. o hassas gözlüklerinin yanına şöyle oraya buraya atmalık bir şey ler bakmaya çıktıkçı, oda ne, hazır numaralı çerçeveli gözlükler üstelikte optikde, 20 tl şaka gibi geldi bize hehe ben her kıyafetime uygun renk falan alayım dedim. bende işte, evde, en çokda yatak kenarında gözlük unuttuğumdan bari yatakda kitap okumak için alayım dedim. şöyle kırmızı taşlı falan bir şey vardı onunda 20 tl olmasına epey bir şaştım ama benim gözlerim birbirinden farklı olduğundan bana olmadı, kocacışın mont cebine uygun bir tane aldık. oradan cenazeye gittik. camide bayanlar yoktu yine, kocacış camide kaldı ben 2 arka sokaktaki evine gittim. başsağlığı diledim. biraz durdumki aslında gitmeye hiç niyetim yoktu kocacış çağırdı...
çıktık biraz dolaştık, birlikte bir yemeğe gittik bir esnaf lokantasına, deden köfteci olan bir yere gittik köfte yemeye, oradan pazara uğradık, bu aralar her hafta enginar alıyoruz, yine aldık. çıkışta kocacışın bir arkadaşına uğradık yorgunluk çayı içmeye ki ,babanım bir arkadaşına rastladım yıllar sonra beni çocukluğumdan beri hiç görmediği halde ki bu herhelde 20-25 yılı aşmış bir zamana rağmen beni hemen tanıdı... biraz sohpet ettik evimize döndük...
akşam bir yere gitmeden yayıldık evde resmen, bahar yorgunluğumu nedir çarptı bizi...
tv karşısında gece yarısını geçiyordu biz uyukluyorduk.
pazar sabahı sakin bir kahvaltıdan sonra kahve keyfi, manzara keyfi derken fark ettik resmen havalar ısınmış... bahar gelmiş, gazetemizi okuduk, bilgisayara göz attık, ben gergindim, neye olsa ağlayacak halde, sonrada benim durumum nedir diyen hallerdeydim. kocacış çok güldü sen marslısın diye diye beni gıdıkladı güldürdü, benimle uğraştı... derken çıktık, kardeşim ve eşi ile evlerinin önündeki bir çay bahçesi dışarıya masalar atmış oraya inmişler bizde onlara katıldık, sonra baldız hanımv e ekibi bize katıldı, akşam üzeri eve döndük benim duş alacak halim bile kalmadı, yemekleri gitmeden ayar ettiğimden ben yokkende annem pişirdiğinden dert etmeden yattım. uzun bir süredir dizi max deki dizilerimi seyredemiyorum onların en azından bir kaçını yakaladım fırsattan istifade, annemlerin dizileri, kocacışın filmleri ve en önemlisi hafta sonu gezmeleri derken...
kocacışta dahil kimse anlamıyor ben evimde oturmak istiyorum bir yere gitmek istemiyorum...
ama anladım olmuyor, benim kocacışta kahveye eşi ile giden izmir erkeklerinden işte...
ve gezmeyi seviyor...
ee durum bu olunca benim halde bu oluyor...
ben herkesin gönlünce gezip, tozabileceği günler diliyorum hepinize...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder