ev hanımı olarak günler geçip gidiyor.
aslında işten ayrıldığım gün aklımdaki planların tamamını uygulayamadım ama, bana getirdiği sürprizlerdende gayet memnun şikayetlerimi yaşıyorum. iç bulantıları, baş dönmeleri, hatta göz kararmaları ve yorgunluklar... bunlara rağmen yinede bir şeyler yapıyorum. cuma annemler bana geldi kalkıpda gelmeleri öğleden sonrayı buldu, yemek saati geçiyordu gelir gelmez bir şeyler yedik ve benim canım çeken kek ve tatlı yaptık. haşhaşlı tatlının kekinin tarifinde bir sorun var sanırım istediğim gibi olmadı. ama kek harika oldu her zaman yaptığımı yapıp hiç macera aramadım en çokda mutfakda kokan mis gibi kek kokusuna bayıldım ben aslında:))) birde o sırada ocağa yemek koyup o kokuyu mahvetmesedi annem:((((
cumartesi kocacışla hafif bir çarşı yapalım dedik ama ani bastaran yağmur keyfimizi kaçırdı alacaklarımızı alıp eve döndük. pazar günü hava güzeldi, markete gidip ağaçlıklı bir yerde çay içtik. dünse ilaç derdine düştük her gün yaptığım iğneyi piyasada bulmak gibi bir sorunumuz var. sağlık ocağında yazdırdık ve aramaya başladık o sırada bir cenazeye yetişmesi gereken koca ayrıldı ben ilaçları alıp sağlık ocağına geri döndüm. ebeye kayıt yaptırdım. gereksiz bir sürü bilgi doldurdum istatislikler için yoksa bana yapabilecek hiç bir şeyleri yok. yılbaşında yapılacak tetanoz aşıları varmış. o zamana kadar dedim. isterseniz kilo, tansiyon ölçümüne gelebilirsiniz dediler:)))))) nedne o kadar peşimde koşulduğunu anlamadınanlayacağınız...
bu arada pazar akşamı the X files filmini seyrettim. benim için gereksiz yere gergindi. konusu türünü sevenler için hoş.
kraliçenin soytarısını bitirdim nihayet. şimdi bakirenin aşığına başladım bile. akşamları okuyorum genellikle, hele uykum kaçarsa epey okuyorum. gastrolojik sorunlar bu aralar pek beni bırakmıyor. günlük rutin bulantılar dışında şişlik, yanmalar falan var ama bazen mesela dün akşam çok çok artıyor ve çok çok sıkıntı veriyor. bu durumda tek arkadaşım limon gerisi konusunda yapılabilcek pek bir şey yok.
dün akşam üzeri annemler tüm ısraralarımıza rağmen gittiler. annem ve ben bir türlü bir arada huzur içinde yaşamayı başaramamış insanlar olduk. aslında hep öyleydik gibiydi ama eskiden çatışmanın zamanla azalacağını düşünüyordum. hani klasik anne kız çatışması bir dönem sonra biter diyordum ama ben bu yaşıma geldim. neredeyse annemin yaşına yakın arkadaşlarım oldu. annemden çok daha yaşlı babanem ve arkadaşları ile anlaşabilirken bir türlü annemle anlaşamıyorum. bu nasıl bir şey tam olarak anlatmak mümkün değil ama asla birlikte beyaza beyaz deme şansımız yok sanki. bunda annemin aşırı kontrolcu benimde aşırı özgür ruhlu olmamız büyük etken sanırım. o çocukluğumuzdan beri sürekli belirli düzen içinde yedirme içirme derdindeydi ki hala benim evime gelip aynı şeyleri bana yapmaya yapamadıklarını sürekli bir öğüt halinde vermeye çalışıyor.
-sen şimdi ıhlamur iç, (istermisin yok)
-sana elma soyayım (yine sitermisin yok.)
-anne benim hastanede işim uzadı merak etme diye telefon ederim. neden ne oldu yok
-orada bir şeyler ye.
dün yola çıkıyor
-bak dolapa yemekler var (dolap benim dolabım ha), onları çıkar kendime üzüm yıka...
bunu sürekli düşünmeyi deneyin. sonra onun canı istemezse hiç bir şey olmamalı.
bize gelirken anne yapmam gerekenler var yardıma gelirmisin doktor izin vermiyor dedim. normal hareketlerimi gören doktor sürekli beni uyarıyor bu kadar hareket yok diye.:( eee havalar serinlemeye başladı. yağmurlar başladı. ben hala parmakarası ile geziyorum. ayakkabıları düzenlemem gerek onca kutu için kaç kere eğilip kalkmam gerek demi? en azından bana yardım et, sonra hırka falan çıkaralımda acil bir soğukkarşısında bende bunlarla uğraşmamayım dedim ve bunları bile bile gelen annemin sinirleri bozuldu
-o ayakkabıları daha temmuzda taşındığında yerleştirik.
-evet öyle ama bak temmuzdu demi şimdi ekim ortası geçti ve kasım kapıda e yani ben karda krımız terlikleri yağmurda sarı terlikleri giyer yaza kadar idare ederim demi dedim.
başladık çatışmaya. o öyle dememişte ne demiş kimse duymadı, ne yapmaya çalıştığımı anlamamış, ayakkabıları mevsime göre ayarlamanın yaz bitmişken neyini anlamdığını merak ettim. ve o sinirle ve tüm yasaklara rağmen ben tek başıma yaptım bu işi. bu sefer üzülmeye küsmeye başladı. şimdi ben ne yapmalıyım. yapalım dedim olmadı, yaptım olmadı. bunun arası nasıl sanırım ben bilmiyorm. ve benim gibi bir başak burcu için bu durumda düzenimi sağlamak ne kadar zor bir düşünün. yapmak yasak yapmamak benim için huzursuzluk. öte yandan kocacış sürekli dağınık bir eve alışmam gerketiğini söyleyip duruyor.
yani hem güzel hemde zor günler geçiriyorum...
ay ne çok şey yazdımda, aslında bu konuda kitap yazabilcek kadar çok şey var elimde hani konu açılınca ucundan fırlayanları yazıverdim:)))
ay bu arada bulunduğum yere çok güneş geldi yandım, terledim gidip bir şeyler içeyim dönüp sizleri gezeyim. bu yazdığım sorunları yazan hiç blog görmedim ama olsun ben yazdım kendim için...
Hello world!
1 hafta önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder