LALE ABLAYA İTHAF...
lale abla hep beyoğlu yazıları yazar, hep oralardadırda üstelik
geçen akşamlarda sanırım kanal iz deydi yada benzeri bir kanaldaydı istanbul üzerine belgesellerden birini izliyordum. gerçi yeraltı şehirleri istanbul u hala kaçırıyorum ama pek çok belgeselinide izledim istanbulun hakkında ne çok belgesel yapılıyor. hele daha önce izlediğim doğan apartmanı hem çok ilgimi çekti hemde bana yine bulunduğu yer itibari ile lale ablayı hatırlattı. dolayısı ile öyle bir hale geldimki ne zaman jenerikte bile beyoğlu geçse hemen lale abla diye bağırasım geliyor. aslında ruhunun yaşına bakınca ona her lale nin ablasını yazdığımda içim acıyor sanki haksızlık yapıyormuşum gibi geliyor, o ablalığı asla hak edecek yaşa gelmeyecek insanlardanmış gibi geliyor ama buradaki abla yaşına değil sadece yakınlık için. söylemek istedim.
neyse ben bunlar düşünürken aklıma benim beyoğlum geldi taşralı benim için beyoğlu nu...
ehh sıksık maceradan maceraya koşam lale abla söz konusu olunca bende maceralarımı düşünüyordum ki macera birazda istanbuldan kaynaklanıyor karar verdim. kısacık sürelerde istanbulda başıma gelenler buralarda hiçç gelmedi biliyormusunuz...
ben istanbul ile erken tanışmışım o kadar erkenki hatırlamıyorumdum bile...
annem hamileyken kanlıcada yoğurt yemiş, üsküdar da sandalla gezmiş falan...
sonra beni götürmüşler topkapıyı gezmişim, dolmabahçeyi gezmişim...
ardından uzun yıllar çok gezdim ama istanbula hiç gitmedim, üniversitede bir gün mersinli bir arkadaşım vardı artık görmediğim izlerimizi kaybettiğimiz ( kim bilir belki bu yazıyı okur kendini tanır ve birbirimizi buluruz, konu istanbul olunca beklerim yani:)))))))))) onunla okulda oturuyoruz izmir de hani duygusal yaşadığımzı hani sevgili vari tanıdıklarımız var aslında İstanbulda, sevgili denmez ama işte birileri var, onlar bizi çağırmıyor ama istanbul bizi çekiyor çağırıyor. ee öğrencilik malum maddi imkanlar... ne yapalım nasılyapalım da gidelim derken onun aklına askeri lojman geldi ama durum sorunlu. iki kız başımıza, yaş daha yeni 18 birde. o ailesine ne diyecek izmir deyim ama canım sıkıldı şöyle bir beyoğlu yapıp gelelim mi dedik diyecek yemedi. ben büyük halamı aradım evdemisin diye ( kendisi tek başına yaşardı o zaman ve çok gezerdi allah rahmet eylesin) gittik tren bileti aldık gidiş dönüş, elimizdeki para yettiğince kalırız dedik.
tranden bandırmada indik vapura yada feribota bindik hatırlamıyorum o zaman ne vardı, ver elini istanbul akaşam üzeri istanbula bilmediğimiz bir şehre indik ve çokda zorlanmadan göztepe ye halama vardık. ertesi sabah başladık istanbulu gezmeye önce göztepeden beyazıta gittik sahafları gezdik, soğukçeşme sokağa, dikili taşa gittik topkapı sarayını gezdik. kapalı çarşıya girdik.
ertesi gün kapalı çarşıdan başaladık, mısır çarşısı tahtakale oradan sirkeciye indik. köprüyü geçtik karaköye vardık galataya çıktık galatadan dolandık istiklal cadesine çıktık taksimden dolmabahçeye indik bitmiştik... ertesi gün dolma bahçeden başlamak üzere halamdan çıktık ki, kırmızı ışıklarda biz geçerken bekleyen araba bizim arkadaşın sevgili varimlisi:))))))))))
aldı bizi önce dolmabahçeye bıraktı orayı pek gezemeden aldı bizi bu sefer eğelence yerlerini gezdik o zaman vardı da hala varmı bilememde ilk bebek teki kalem bara gittik. sonra kavak, trabya derken hafta sonuda geldi ya, çekmece, kumburgaz gezdik işte...
döndük geldik
üniversite bitti ben işe girdim iş için istanbula gitmek nasip oldu
ee bu sefer tren bileti ile değil tabiiki, uçak bileti alındı hatta bir hata oldu 1. sınıfa olu biletimiz. halam arandı ama kalmak için değil görüşmek için, çünkü otelde kalınıyordu. iş için istanbulda otelden sonraki ilk durak ne tasadüftür ki yine beyazıt oldu, sonra gedikpaşa falan... yine geçerken sahafları görüm. yine otoparka giderken kapalıçarşıya girdim.
ama asıl mesele beyoğlunda başladı. ben yıllar önce beyoğlunu taksim galata arasından geçerek geçmiştim. ama tabiiki beyoğlu o kadar değil. biz patronumla bir yere gidecektik ki taksiden pera taraflarında indik, ara sokaklardan geçmeye başladıkki ben yanımdaki adam patronum olunca elinden kolundan tutamayınca hopp adamın sırtından gömleğinden tutmaya başladım. iki kız başımızla bey oğlu gezdim derken bu sokaklarda yanımda erkek olduğu halde ürktüm ben. oralar nereleriydi, neden ürktüm onu bile hatırlamıyorum. neyse varacağımız yere yakın sakinleşti ortalık, varıdığımız yerde oturduk işimizi hal ettik çıktık ve çiçek pasajının yanından beyoğlun a çıktık ben şükür dedim:)))) patron beni aldı çiçek pasajına girmişmiydin diye sordu evet yıllar önce dedim o zaman seni krizantem sokağa götüreyim dedi. sanırım balık pazarında mercana gittik kokoreç, midye tava yedik bira içtik. bu sefer yakından bir yerden taksiye binip otele döndük. aslında o sıralarda çok yerini gezmiş oldum istanbulun, iş için bizi misafir edenlerde akşamları gezdirdi, mesai sonu gideceğiniz yer otel olunca acele edip o trafiğe girmenize gerek olmadığından trafik hafifleyene kadar hep bir yerlere gittik, gezdik ama en çok o beyoğlunun arka sokaklarında endişelendim. çok sonra orada gittiğimiz yerdeki kişilerle karşılaşıp konuştuğumda, o günkü ürkütücülüğünün kalmadığını söylemişlerdi ama şimdiler nasıl lale abla???
geldi günlerden cumartesi öğleden sonra herkes boş, bende lale ablanın deyimiyle bir beyoğlu yapayım dedim hem alacaklarım var, ben yürürüm önümde arkamda bir adam yürür, ben vitrinde dururum o da durur döner, en sonunda yanımda yürürken hızlandı önüme geçti tam önümde dürdu ve döndü bana
-naber güzelim diyerek
-....
-sana diyorum be yavrum nasılsın, seni arayıp duruyorum sabah beri
-... beni... mi
-eeh tabii seni akşam öyle konuşmadık mı?
--akşam mı ?....
-ee uzattın ama ya,
-....? sen diyorsun manyakmısın nesin be?....
-ee akşam bunları demiyordun iyiydik ya
-iyimiydik nerde iyiyidik deli ya
-akşam Şensazda sahneye çıkarken böyle konuşmuyordun ama
-delimisin nesin git başımdan manyak...
..........
bu gün kalkmış sanırım ama o gün beni ordaki vakko kurtarmıştı. attım kendimi oraya. oradan bir başka mağazaya, oradan bir başka mağazaya diyerek slolom yapar gibi taksime vardım ve bir taksiye bindim şükür diyerek çünkü tüm bu süreler boyunca o adam her mağazanın önünde beni bekledi. her çıktığımda bana bir şensazda söylediklerimden alıntılar yaptı.. ben değildime hiççç inanmadı. adam agöre ben dün akşam ve ondan önceki her akşam şensazda sahne alıyordum ve epeyde işveli cilveli bir kadındım. şimdi neden böyel soğuk ve sert konuşuyordum ki anlamıyordu...
istanbula sonralarıda gittim ancak beyoğluna hiç inmedim.
beyoğlundan inen o merdivenleri karşıdan görmüştüm oturmak nasip olmadı. alışveriş için her seferinde alışveriş merkezleri pakladı beni...
ama artık bir lale ablam var istanbulda bir daha sefere denk gelirse beyoğlu ondan olsun mu?
ne dersin lale abla?????????
Hello world!
1 hafta önce
5 yorum:
hehe sen gel de Beyoğlu ne demek. Ama sen bir hafta sonuna değil İstanbul bi de Kumburgaz yapmışsın. Kumburgazda yazlığımız vardı bizim , yani okuyanlar öyle İstanbulun bir semti falan sanmasın diye söylüyorum. Ama şu son macera var ya , ay o kadarı benim başıma bile gelmemişti:)). Beyoğlundan inen merdivenlerle sanırım şimdiki Farnsız eski adıyla Cezayir sokağını kastettin. Gel sen bi hele , gezeriz her yeri. Artık yazılarından eski neşene kavuştuğunu görüp seviniyorum. Sevgilerimi bıraktım sana bi de koccamann öptümm.
istanbuluun ne cok sevdalısı var değil mi. ama hakknı yiyemem izmirimin de öyle:D her yerde olsun istiyom araya sıkıştırayım. benim aklımda sen istanbulda yasıyorsun diye kalmış nedense. izmirdemisin yoksa :)) eger öyle değilse yolun düşerse de izmir gezin benden olsun :))))
öpüyorum canım, iyi bak kendine...
iyi haftasonları...
Çok güldüm ya demek şensazda çıkıyorsun sahneye:))))))
Ama eğer senin yerinde ben olsaydım o cesaret bende ne gezer mağaza mağaza dolaşıp da adamı atlatmaya kalkacak ben hemen polis molis,güvenlik ne varsa çağırırdım:.))))
İstanbul'a bir kez eşimle yeni evlendiğimizde gitmiştik o zamanlar ben izmit değirmenderede oturuyordum.Hiç unutmam eyim beni sabahın 4:30 unda uyandırdı kalk giyin gidiyoruz diye ama bendeki şaşkınlık arabaya bindiğimizde bile geçmemişti.O gün boğaz turu yaptık,heryerini gezmeye çalıştık eve döndüğümüzde yine gece 3:30 gibiydi senin anlayacağın uzun metrajlı rüya gibi birşeydi.Tabii kısacık bir zamanda gezip de anlama mümkün değil ama o bile bana çok eğlenceli gelmişti.
İzmir içimde kanayan yaram çok özledim,karşıyakayı,inciraltını....
Vapura binmek bile öyle güzel birşeymiş ki...İnsan burada bunları yapamayınca inan çok kötü oluyor.Ahh Ağustos gelse de bir orolara dönebilsek malum iznimiz o ayda olunca.Bak ne diyeceğim sen benim için biraz izmir fotoğrafı eklesene ferçekten fotoğrafına bakmak bile benim hasrtimi dindirecek gibi.Canım seni çok öpüyorum uzun uzun yazmanı ne kadar özlemişim iyi bak kendine
Lale abla bu gün bir Beyoğlu turu yaptı geldi ve bir Beyoğlu yazısı daha ekledi. Şen sazın bülbülü öptüm seni
Bir filmlik komedi gibiymiş senin bu Şensaz maceran hehehe çok güldüm okurken:))Ne adammış bee belli ki geceden kalma:))
İyi ki ben yaşamadım böyle şeyler orada, yoksa nerdee öyle yalnız yalnız çıkıp yollara geçicem ha karşıya!! Hem de gece yarıları bile vallahi atlayıp atlayıp taksiye az takılmadım sevgilimle orda burda hehehehe:))
Yorum Gönder