EVİME HOŞ GELDİNİZ

SİZİNLE GERÇEK HAYATIMI PAYLAŞMAK İÇİN SEÇTİĞİM BU SANAL EVİME HOŞ GELDİNİZ...
YAŞADIKLARIM, YAŞAMAK İSTEDİKLERİM, DÜŞÜNDÜKLERİM GÖRDÜKLERİM DİNLEDİKLERİM GEZDİKLERİM NE VARSA KENDİM İÇİN YAZIP SİZLERLE PAYLAŞIYORUM.

Powered By Blogger

7 Şubat 2008

selam

çarfşamba günü merahaba deyip dinlenmeye çekildim.



direk olaya gireyim.



ben tahlil sonucumu gördüğümden beri kahvaltısızlığı hayatımdan çıkardım. her sabah 2 adet greyfurt ve 2 adet portakal sıkılıyor, ekmekden daha büyük bir dilim peynir ve 2 kocaman kaşık bal olmazsa olmazlarımdan. olursa da yumurta reçel, zeytin gibi zenginleştirilmiş çeşitleride var.

ilk kez çarşamba günü kahvaltısız aç karnına evden çıktım. doğru tepecik ssk kadın ve doğum hastanesine, burayla ilk tanışmam oldu dr um orada çalışır ama hiç gitmemiştim. bir ön tur attık döndük geldik girdiğimiz kapıya ki, girişte dediklerin yerin binanın kafeteryalar ile arasındaki daracık bir boşlukdan geçilen yan tarafında kabinlerde giriş işlemlerinin yapıldığını öğrendik. geldimiz noktaya vardığımızda bu sefer yan tarafdan sıra alıp aynı keşmekeşe girdik. dr um bir üst kat ta daha sakin bir yerdeymişki allahdan bir nefes aldık yoksa o poliklinlerde bekleyen hamileleri gördükçe bakmadım. sanki onlar hamile değilmiş gibi düşünmeye çalıştım. yoksa dayanılacak gibi değil gerçekden. her adımda zaten kocacış hadi gidip dışarı yaptıralım bu tahlilleri deyiip durdu. ama durumum hamilelik olunca eskisi gibi tutturmadan sakin sakin dedi. sanırım bir yerde bende pes ederim ve bırakırım diye bekledi. dr bulduğumuzda onda sıra yoktu. tahlil isteklerimizi yaptı tekrar o keşmekeşe aşağıya indik ve kan verme sırasına girdik bir döndüm baktım ki kocacışın teri çoktan paltosuna varmış ve ter burnundan boynunda damlalar halinde inmekde ama o hala sakin görünmekde.
neyse sırada çok fazla beklemedim bile denebilir o kalabalığa göre. içeride kayıt alan hemşire yeterince sinirliydi. arkamdaki hemen gelmedi diye bir çıkış yapayım dedi ama, bana denk geldi. insanlar insan gibi sıra ile davranmaya çalışıyor işte dedim. arkamı döndüm 6 kişi kafasını eğmiş kim kolunu uzatırsa kanını alıyor. mezbaha düzeni gibi inanılmaz kim boşalırsa onun önüne çöküyorsun. öyle özel hastanedeki gibi deri tv koltuğu gibi koltuklar siz girince kapanan kapı yada pencereler falan yok tabii. neyse kanı verdik yan tarafa idrar vermek için wc ye gitmek gerekki asıl rezalet orası imiş. kapıya kadar dolu ve ilerlemiyor. kiminin sancısı var, kimim kanaması var, kiminin dikişi var derken. o sırada kapı aralığından sabah bu işi evde hazırlayacak olan bana izin vermediği kocacışa bir bakış baktım girdim sıraya. bir süre sonra tek mi tuvalet var deyince biri yok dedi başkada var ama onlar klozetli giremiyoruz. neeee dedim. ben girerim. hop en arkadan uçtum girdim. hepsi ben oturdum sandı, hatta bir tane ay baksam nasıl kullanacaksın demezmi?!!! siz şimdi ben şaka yaptım durumu abartayım diye sandınız ama hanımefendi gayet ciddi bir talepde bulunmuştu. umumi wc kullanmaya çok erken yaşta alışmış biri olarak çeşitli stillerimiz var tabii:)))))))))))))

onuda verdik. yukarı dr çıktık ki rapor verecekti. sonra yıl içerisinde 40 gün sınırı var yılında başı ilerleyen zamanlarda çok ihtiyacım oluru düşündüm bu keçmekeşde ve vaz geçtim.
oysa kocacışı burada tutmaya aslında rapor için ikna etmiştim vede birde yarın öbürgün acil bir durum olursa nereye gideceğimizi nasıl bir yol izleyeceğimizi daha iyi ve rahat günlerimizde öğrenelim diye tutturmuştum. oda razı olmuştu. ama neyseki rapor almama mantığımıda haklı buldu. ve amaca vardığımız gösterir bir yanıt verdi. nasılsa öğrendik acil bir şey olursa ben gelir yazdırırım senin gelmene gerek kalmaz:)))))))))
ama iş başı saatini öğleden sonraki son saate aldırdım. bu arada tahlillerimden ikisinin birinin zaten ssk tarafından karşılanmadığını, diğerininden SSK nın tahlil limitini doldurduğumdan 15 gün sonraya kaldığını öğrendik. evet hamilede olsanız 15 günde içerisinde yaptırabilceğiniz bir limit var tahliller için. şimdi burada durumu birden fazla yöne ok çıkarıp yazmak istiyorum hani karalama yazarken yapılır ya öyle..

birincisi kocacış bu duruma bunca keşmekeşden sonra nasıl baktı

ben bunca yıl sosyal güvenlik diye buna mı dedim

sağlıklı hamilelik ile sağlıklı bebek ve sağlıklı gelecek nesil sanırım böyle sağlanıyor.


öncelikle kocacış limiti bir türlü anlamadı, eski bir eczacının oğlu kocacış, yıllarca sağlık sektörü ile iç içeymiş, babası dolayısı ile bakışı bizden de farklı. o sürekli bunun bir kan alma limiti olduğunu sandı biz ona ücret limiti desek de, ne yani hani bir tahlil varki işte limit üstü ama önemli diyor ve soruyor ama görevli ona o zaman yaptıramam desede o yok şaka diyor... yine kalanı şimdi biz dışarıda yaptırsak tehlikelimiye geliyor. kulakları duyuyor ama beyni inanmak istemiyor buna. dr güler, sekreter hanım güler ben gülerim ama o anlamamakta, ısrarlı anlamak istemiyor, öyle olduğunu bilmeyi bile reddediyor anlayacağınız. orada işimiz bitince doğru alsancağa gittik. dr un tavsiye ettiği bir labratuvara gittik. kocacış inanmasada burada da kan aldılar yani alınmasıda mahsur yoktu:))))))))))))) biz sadece bunca yıldır sosyal güvence dediğimiz şeyin bizim sağlığımız için bize koyduğu ücret limitini doldurmuştuk hemde neylemi hemen sayayım. açlık şeker ve kan sayımı ve tokmoplazmozis tahlili ile. ha evet birde idrarda enfeksiyon bakılıyor bunları yaptırdığımız için diğerleri pardon diğerlerinden de biri 15 gün sonra. ama orada kan verip ama işe dönmedim. kocacışın biraz işi vardı. o onları halletmeye gitti çokda erkendi. bende dolanmaya başladım. dr da az önce sıkıntılarım için bol yürüyüş vermişti. bende verdim kendimi yollara. gerçi hastanede açlık kalabalık fenalaşmıştım. ama yanımda getirdiğim kahvaltımı yaptım, yanımada yarım lt sabah sıktığım greyfurt ve portakal suyunu aldım yanıma, başladım yürümeye. kıbrısşehitliğine geldiğimde sibel seni andım. fal bakılan kafenin ilanları dağıtılıyordu. ama sensin orası olmazdı....
teyzemi aradım, eski bir arkadaşımı aradım. bunlar çalışmayanlar malum hafta içi herkes işinde gücünde ama ikiside müsait değildi. ama biz ne yaptık yılmadık. yürümeye devam ettik 2,5 alsancak turundan sonra ayaklarım tutmaz oldu karnım acıktı. son olarak kuru kayısı ve ve kuru üzüm stoklarımda bitince oturdum bir yere, kocacış geldi aldı.
ama ben bunca yıl. gitmesemde hep sosyal güvenliğimin olduğunu bilmek istedim. evet özel klinikler hastaneler işimi gördü diyebilirim genel olarak. zaten çok ciddi bir hastalığımda olmamıştı benim maddi gücümü aşacak yada beni zorda bırakacak. daha önce SSK ile ilgili bir kaç deneyimim olmasına rağmen asıl babanemde onkolojide benzer sorunlar yaşamıştık aslında ama onun kurumların birleşmesinden önce olduğunu düşünmüştüm. şimdi ise özellikle hamileliğin farklı bir önemi olmalı bence. bir kişinin sağlığı değil söz konusu olan. o nedenle bence yapılabilen her türlü tarama yapılmalı diye düşünüyorum. ancak sonradan öğrendim ki taramalara rağmen sonucu olumsuz olsada allahın işine karışılmaz diyerek bu tarama sonuçlarının genelde değerlendirilmediğini oldu. bir ara gündeme gelen, çıkması hala mümkün bir başka yasada amino sentez yapıldığında alınan sonuç negatifsede hamileliğin sonlandırılması imkanı kaldırılmak isteniyormuş bu hükümet tarafından. eğer salatlık varsa anne doğuracak ama devlet bakacak. bir an için dr um söylediğinde şaka demi dedim. yok değil dedi. ciddi çalışmalar var bu konuda. o zaman kadın doğumcularıda kaldıracaklar. yani neyi neden tarayasın ki. öğrenince sadece üzüleceksen değil mi... eski kara günlere dönelim. hamilemiyim hamileyim. tamam doğuma kadar keyfini sür git. alalaha emanet. tövbe tövbe haşaaa... elbette ki alalaha emanet ama imkanlarımı kullanmamamakda allaha karşı değilmi. bilmiyorum anlamıyorum. bu konuşmalardan sonra bir kez daha korktum. geleceğimizden korktum. ben üzerime düşen imkanlarımla gerekli testleri yaparım. yediğime, içtiğime dikkat ederim. hareketlerimi yeni yaşam tarzıma göre daha dikkatli kurgularım ve evet ben yapacabileceğimi yaptım allahım der, allaha emanet ederim. ama bu yapılmak istenenlere inanamıyorum. sanırım onların hiç sakat bir yakınları yok. hani beddua etmem ama onlara edesim geliyor.
halamın gelini hamileliğinin 36 haftasında bir sorun yaşadı. ve oğlu yıllarca süren beyin ameliyatları zinciri geçirdi. şu an altı yaşını bitirdi ancak o kadar gergin ve neredeyse hiç çocukluk yaşamadıki annesi okula göndermiyor odasında oyuncakları ile oynasın diye. ama en çok işyerimde şöferlik yapan bir abimiz var onun oğlu bedene ve zihnen %100 özürlü. gitsinlerde bir o anne ile bana ile konuşsunlar hayatları ne kadar zor neler hissediyorlar. seviyorlarmı elbette seviyorlar. devlete verirlermi asla vermezler. ama çocuklarının gerçekden bir şey hissedip hissetmediğini bilmediklerinden onun acı çekip çekmediğini bilmediklerinden hep huzursuzlar hep merakdalar ve en çokda hep üzüntü içerisindeler. o bizim canımız diyorlar biz her şeyi yaparız diyorlar ama ya acı çekebiliyor o zaman çok acı çekiyor o biliyoruz diyorlar.kendilerinden geçmişler, nöbetleşe uyku, karı koca ortak yaptıkları tek şey çocuklarına bakmak. ama çocuk her hastalandığında onun ne kadar acı çektiğini düşünüyorlar.

evet bu gariplikler bu endişeler ve bu traji komik durumlarla bir gün geçirdim...
bu şartlar altında alsancakda onca indirime rağmen kendime bir şeylerde alamadım:)))))
güzel şeyler vardı... baktım...

bu yazıyı aslında ben size dün yazmıştım.
ama yayınlamadan çıkmışım. çok dalgınım bu günlerde
dolayısıyla pekde hafta sonu yazısı sayılmaz da
ben günün anlam ve önemine uygun bir yazı yazmaya çalışırım...

1 yorum:

angel dedi ki...

offf!! sen yaşadın yazdın ben okurken yoruldum be şeker:))
hastaneler evet bi rezalet işim gereği ordaki personelin"neden geldin" dercesine burnu kaf dağında havalarınıda bilirim!!!
ama emin ol tüm bu hazırlıklar,telaş,sıkıntılar ömre bedel bi CAN için:))
herşey gönlünce olsun...