UNUTTUM YAZAMADIM...
aslında bunu daha dün yazacaktım. bu gün içinde dün aslı ile konuşurken aklıma gelen bir konu vardı ama sohpete o kadar daldım konu konuyu açtıki neydi unuttum:(((
hatırlarsam onuda yazarım ama, hatırlayana kadar üzgünüm.
önceki gün teyzemi uğurladım diğer evine gitti. oğlu asker dönüşü yeni işe başladı, yeni işinin oryantasyon eğitimi, bunula ilgili yolculukları derken duruma daha uygun olan yere ikamete gitti. yemeğimde olmadığından o yola çıkana kadar onunla kalamadım.
ancak ondan önceki akşam iş çıkışı koştur koştur eve gittim. iş dönüşü olması nedeniyle, haliyle kıyafetim belki pek şık değildi ama ev hali durumlarında da değildim yani. ama yinede, apar topar üst değişti makyaj kontrol edildi, elime bir ev terliği alındı teyzeme çıkıldı.
siz şimdi her gece bu şekilde kahve içmeye çıktığımı sanmadınız tabiiki değilmi?
o gün teyzemde çok özel bir misafir vardı, benim ailemde, çevremde çok özel biri.
teyzem aslında emekli öğretmen. misafirleride emekli öğretmenlerden oluşan bir gruptu ama içlerinde biri teyzemin öğretmenliğini yapmış, sonra teyzemle görev yapmış bir öğretmendi. aynı öğretmen, teyzemin, eşinin, babamın ve halamın lisede öğretmenliği yapmış, sonra teyzem öğretmen olarak görev yaparkende benim öğretmenliğimi yapan edebiyat öğretmenimiz. şimdi siz ne var bunda diyeceksiniz ama o bir ekol. kadıköy kız lisesi yanılmıyorsam mezunu, istanbul üniversitesi edebiyat mezunu öğretmenimiz, öğretmenliğinde sadece kendi müfredatını işlemiş, hiç bir ders kitabı ile sınırlı kalmamış. her daim onun dersine ait kitap ve defterler mavi kaplı olarak sırada durur. başka hiç bir defter kitap duramaz. sözlü modundakiler ders anlatır. diğer öğrenciler dimdik oturur ve sadece dinler, not tutamaz başka hiç bir şeyle ilgilenmez, kız öğrenciler iki örgüden başka hiç bir şekilde derse giremez. o örgüler için saç ayrımı mükemmel yapılmış olmalı, tek bir saç teli yanlış tarafta olmaz.hiç bir öğrencinin 1mm den fazla tırnakları uzun olamaz.... daha saysam bitmez ama siz anladınız sanırım. vee ben bu öğretmeni tam 21 yıl sonra görmek için koşa koşa geldim. hiç değişmemişsiniz dedim ama çok değişmiş. o krepeli saçları ve her daim giydiği jilesinden eser yoktu. ben zaten emekliliği hak ettikden sonraki görev yapabileceği max sürenin son 2 senesindeki öğrencilerindendim. benim lise mezuniyetim onunda emeklilik yılı olmuştu. beni hatırlamadığını çok net anladım. artı eskisi gibi keskin konuşmuyor gibi geldi acaba artık öğretmenim olmadığı içinmi bana mı öyle geldi. yoksa o öğretmenlik yapmadığı yıllarda yumuşamıydı bilmem. ama çıkarken söylediği bir sözle resmen utandım. yerin dibine girdim resmen. gitmek için kalktıklarında kusura bakmayın lütfen artık oturduğum sürece ayakkabının içinde ayaklarım çok fazla zorlanıyor kalkınca yürüyemiyorum o nedenlede terlik giymek zorunda kaldım burada tekrar özür dilerim dediğinde ben önüme baktım. oysaki ben elime terliği alıp yukarı çıkmakla güzel bir şey yaptım sanmıştım...
onları geçirdikden sonra kendi emelekliliği bile yılalr öncesine daynan teyzemin derin bir oh çekip neyse kazasız atladım şükür dediğini söylersem sanırım konunun vahimiyetini anlatmış
olabilirim.
dün akşam annem, babanem ve anneannem bana geldiler. hepbirlikde hastaneye gitmişlerdi aslında, annem tavan yapmış kollestrolü ve tansiyonu, annennem ağrıları ve babanemde haftaya olacağı katarak ameliyatı için... annanemde aort sertleşmesi, ve kemik erimesi beni en çok bu şaşırttı çünkü süt ve süt ürünleri beslenmesinin temelini oluşturur aslında. her gün süt içer yoğurt yer, sütlü tatlı yer, hemde tüm hatatı boyunca. şaştım kaldım demek yetmiyor. menepoza bağlı kemik erimesi en kötüsüde çok acı ağrısı olması.
süt için ama yetmiyebilir bile...
annem her zamanki gibi kollestrol rekorunu kimselere bırakmadığından ilaca başamak zorunda kalmış.
babaneminde ameliyat tahlilleri gelince AIDS ve HEPATİT olmadığını öğrendik çok güldüm. akşam oda çok güldü ama.
aslında her ikiside annenemde, babanemde anneme göre espiriye çok daha açıklar istediğin kadar uğraş dur hiç bozulmazlar hatta onlarda devam eder, kendileri ile çok barışıklar anlatamam. ama anneme pek dokunmadık. yorulmuş yaşıllarla uğraşmış( onun deyimi ile) ve benden önce bana gelmek için koşmuş yemek yapsın diye ki ciddi miktarda başarmış. akşam evde bekleyen tüm sebzeleri yapmışlar. hafta sonunda benimyaptığım güllacı bitirdik. annem pirinci boykot etti bize bulgur pilavı yaptı:) şaka bir yana aslında biz anneme her geldiğin de neredeyse yaptırıyoruz bulgur pilavını ben asla onun gibi yapamıyorum diye daha öncede yazmıştım. ama akşam kızgındı bize, artık bulgurunda esmerine döndüğümüzden ayar tutturamamış, lezzetini belli etmemişmiş bulgur
IIIYYY
bizde pek bir şey dememeye çalıştık
arada işte böylesi daha sağlıklı demeye çalıştık ama susturulduk... sanki herşeyi çokmu sağlıklı yiyebiliyormuşuz ki ( farkındaysanız bir önceki konuya dönülş gerekli bu noktada ama hayır)gibi mırıldandı gibi geldi bize...
annenem dün mutfakda fazla kalmış sanırım, ve bizim evde neden bu kadar çok ot olduğunu merak etmiş. ve siz sadece bunlarlamı besleniyorsunzu yoksa dedi. ve derindondurucuyu kurcalamaya başladı hepimiz gülmeye başladık ama o hiç umursamadı... et, kıyma nerede, ne kadar var, başka neler var tanımaya çalıştı ve bu hallerini hiççç beğenmedi bazı şeylerin. böyle görünen bir şeyi sonra nasıl yiyebildiğimizi anlamadı:))))) kısaca hoş ve değişik bir geceydi:)))))
HERKESE, HERKESLERE, HEPİNİZE...
GÖNLÜNÜZCE GEÇİRECEĞİNİZ, DİLEKLERİNİZİN GERÇEKLEŞTİĞİ BİR HAFTA SONU DİLİYORUM....
Hello world!
1 hafta önce
4 yorum:
canım şekerim pembem,
hep gülün, hep güzel geçsin günlerin ...
Rahatsızlıklar için üzüldüm, çok geçmiş olsun ...
Seni sımmsıkı kucaklıyorum.
sevgiler.
www.misssgibi.com
Merhaba şekerim yine güldürdün yüzümü.Öncelikle ne güzel insanın öğretmenini görmesi,hatta tanıyor olması dedim,ben küçükken arkadaşlarımın anneleri bizim sınıf öğretmenimizle aynı mahallede oturdukları için sık sık görüşürlermiş hatta aynı apartmanlarda otururlardı da ben de anneme biz de oraya taşınalım diye tuttururdum,bana onu hatırlattın.Sonra sıkı disiplin kuralları,ıyy içimi ürpertti,ne sıkıydı bizim zamanımızda okullar,öğretmenler.Şimdi neredeyse süslü püslü makyajlı giriliyor derslere,hele etek boyları,o konuya girmiyorum bile.Fakat terlik meselesinde buz kesildim ben de aynını yapdım,daha rahat ve samimi diye.Ne diyim eskinin baskısı işte insanlar evlerde bile ayaklarını rahat bırakamıyorlarki,kendilerine rahat huzur versinler değilmi?
Anneler sanırım öyle oluyor ben de anneme bazen katlanamıyorum,ama susmak en güzeli,senin dolaptan çıkanlara verilen tepkiler de güzel:)))
Tekrar ne zaman uğrarım bilemem zira bana uğrarsan,çıldırmanın eşiğindeyim acaba çok mu nazıyla oynuyorum ben bu kızın?Bana sabır dile öptüm
artık yazıların tamamen eski formuna girdi, çok seviniyorum.Ama şimdi iki yazınıda okudumya kafam karıştı, yorumda da karıştırırsam hiç şaşırma. Önce anneye de babanneye de geçmiş olsun. Benim teyzem de çocukluğundan beri süt ağırlıklı beslendiği halde kemikleri hızla eriyor. Su yerine ayran içer halbuki.
özel misafire gelince. Kaç kuşağı okutmuş ailenizde hesaplayamadım. Artık ailenizin öğretmeni olmuş. Öptüm seni şekerim pembem
Dünden önceki gün sana o kadar çok yorum yazıp denedim ki hiçbiri gitmedi bu bir deneme umarım sana ulaşır pembişim!!!
Bizim zamane öğretmenlerimizden ama onların değerlerini şimdi daha iyi anlıyorum star edasıyla okumaya giden öğrencileri gördükçe;)
Öptüüüüm(ayy hadi git artık ama yaa:((
Yorum Gönder